Sağlıklı bir iş fikri: Kombucha çayı

Elif Yılmaz Koçak, iyi üniversitelerde aldığı eğitimin ardından kurumsal iş yaşamına kendini ait hissetmediği için yıllarca kendi işini kurmak istiyor. Uzun süre yapacağı işi düşünürken, gittiği bir yoga kampında tanıdığı fermente içecek kombucha çayı ile tanışıyor. 2019 yılının başlarında evde üretmeye başladığı fermente içeceklere talep artınca, Urla’da kendi üretim atölyesini ve markasını oluşturarak hayal ettiği işe kavuşuyor.

ZEYNEP PEHLİVAN
İzmir- Kombucha çayı, Türkiye’de henüz yeni yeni duyulmaya başlansa da tarihi yaklaşık olarak iki bin öncesine kadar uzanıyor. Doğu Asya’da üretilen bu ilginç çay; kendine has mayası ile siyah çay veya yeşil çaya şeker konulup 15-20 günde fermantasyonu tamamlandıktan sonra içime hazır hale geliyor. İçerisine zencefil, tarçın, nane gibi oldukça faydalı baharatlar veya havuç, portakal, limon gibi meyveler konularak tadı çeşitlendirmek mümkün. Düzenli tüketildiğinde; probiyotik bir ürün olduğu için bağırsak sağlığını ve bağışıklık sitemini güçlendiriyor. Sağlıklı yaşamın önem kazandığı pandemi sürecinde bu içeceğe olan ilgi de belli bir ivmeyle artıyor. 
Türkiye’de kombucha çayının üretimi ve tanıtımı noktasında emek veren insanların sayısı oldukça sınırlı. Bu isimlerden biri olan Elif Yılmaz Koçak’la; kurumsal dünyanın kalıplarını kırmak ve kendi işini kurmak istediği bir dönemde kombucha çayı ile yollarının kesişme hikâyesini konuştuk.
“Aradığım iş fikrinin kendiliğinden gelmesini bekledim”
Elif Yılmaz Koçak, 1982 İzmir doğumlu bir girişimci.  Pek çok başarılı girişimci gibi onu da kendi işini kurmaya götüren süreç, tahmin edileceği üzere nice hayal kırıklıklarıyla ya da arayış sancılarıyla dolu. Elif’in hikâyesindeki satır araları; tümüyle yeni bir yol aramak ve bir anlamda kendini gerçekleştirmeye odaklı. Bunu kendisiyle tanıştığınız ve yolculuğunu dinlediğiniz hemen ilk anda hissediyorsunuz.
Elif, Türkiye’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun. Burada İşletme bölümünden mezun olduktan hemen sonra yüksek lisansını Marmara Üniversitesi’nde “Üretim Yönetimi ve Pazarlama” üzerine yapıyor. Hemen akabinde İstanbul’da uzun bir süre boyunca çeşitli bankalarda proje finansman bölümünde çalışmaya başlıyor. Bu sürecin ardından İzmir’e geri döndüğünde, yine kurumsal iş yaşamına finans alanında devam ediyor.
Kurumsal alanda çalıştığı zaman aralığında, bu yaşamın kendisine uygun olmadığının farkına varıyor. Ait hissetmediği bir dünyada kendini var etmeye çalışması, mutsuzluğunu da kaçma duygusunu da büyütüyor. Elif, bu nedenle belki de dışarıdan çok cazip görülebilecek o işlerin içinde olmaya devam etmek yerine, bizzat kendi işini kurmanın hayalini kurmaya başlıyor.
“İzmir’e geri döndüğümde bütçe kontrol ve finans gibi alanlarda çalışmaya devam ettim. Aslında hep bir kaçma duygusu vardı ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. O aradığım şeyin kendiliğinden bana gelmesini bekliyor gibiydim. 2019’un başlarında radikal bir karar alarak uzun zamandır içinde olduğum kurumsal hayatı bırakma kararı aldım. Sadece kendi işimi kurma noktasında emindim, onun dışında her şey belirsizdi. Kendiliğinden gelmesini umduğum şey nihayet gelip beni buldu.”
Beslenme ve yaşam biçimini değiştirdi, aradığı işi buldu
Elif’in yaşamında yoga, doğrudan ya da dolaylı yoldan önemli bir kırılma yaratıyor. Henüz kurumsal işlerde çalışmayı sürdürürken yogayla tanışma şansı buluyor. İşi bıraktıktan sonra ise yogaya daha fazla zaman ayırmaya başlıyor. Yogadan sonra nefes eğitimleri de almaya başlıyor. Elif özellikle kendini anlama ve bulma noktasında bu eğitimlerin yol gösterici olduğunu düşünüyor. Kendini bu alanda geliştirmesi sayesinde bir süre yoga eğitmenliği yapmaya başlıyor. Yaşamında kendisine dair önemli kırılmaları gerçekleştirdikten sonra, nihayet Bodrum’da katıldığı beş günlük bir kamp sayesinde nasıl bir iş kurması gerektiği fikrini de kafasında oturtuyor:
“Bodrum’da beş günlük bir detoks kampına dahil oldum. Bu kamp, benim severek yapabileceğim ve kendi yaşamımı da yansıtabileceğim o iş fikrinin doğmasına vesile oldu. Burada oldukça sağlıklı bir içecek olan kombucha çayı ile tanıştım. Yoga ile ilgilenmeye başladıktan sonra yediğim içtiğim besinlerin bedenime olan etkisine her zamankinden çok daha fazla dikkat ediyordum. Bu durum, benim beslenme anlayışımda önemli değişikliklerin oluşmasına neden oldu. Bu değişimi sağlayan sağlıklı içeceklerden bir tanesi de hiç şüphesiz ki kombucha çayı oldu. Beklediğim fikir, aslında tam olarak buydu. Bu sağlıklı çayı üretmeye ve kendi işimi kurmaya o süreçte karar vermiştim.”
Evde üretimden atölyeye
Elif öncelikle kombucha çayını kendi evinin bir odasını kullanarak üretmeye başlıyor. Bilindiği üzere Tarım Bakanlığı, evlerde belli düzeyde bir üretime izin veriyor. Elif ilk etapta çevresindeki insanların taleplerini karşılamaya başlıyor. Bu esnada çeşitli girişimcilik kursları ve teşvik fonlarına başvuruyor. Özellikle girişimcilik gıda programına kabul edilmesi, ufkunu genişletiyor ve bu işteki potansiyelin farkına varıyor.
Kısa süre içinde yasal izin ile ev üretimi yaparak kendi fermente içecek markasını oluşturmayı başarıyor. Fakat talep ve ürün çeşitliliği artınca, artık ayrı bir atölye oluşturuyor ve işini genişletiyor. Elif büyük ölçüde kombucha çayı üretimini gerçekleştiriyor olsa da aslında girişiminin merkezinde genel anlamda “fermente” içeceklerin yer almasını arzuluyor. Bu bağlamda; son dönemde üretimlerine panvar kvass ve su kefirini de dahil etmeyi planlıyor. 
Elif kendisine son derece iyi gelen ve üretimden satışa, siparişten dağıtıma kadar tüm aşamalarını tek başına göğüslediği bu iş girişimini artık tamamen butik üretimle başkalarına ulaştırmanın gururunu yaşıyor.