Kadınların karınları aç, elleri boş!
Fiyatların saat başı değiştiği Türkiye’de kadınlar pazardan elleri boş dönüyor. Biri “Bu yaşımda sokakta gördüğüm ekmeği de alıp yiyorum” derken diğeri yaşananları “İyiye giden bir şey yok” sözleri ile özetliyor.
Fiyatların saat başı değiştiği Türkiye’de kadınlar pazardan elleri boş dönüyor. Biri “Bu yaşımda sokakta gördüğüm ekmeği de alıp yiyorum” derken diğeri yaşananları “İyiye giden bir şey yok” sözleri ile özetliyor.
DURKET SÜREN
İstanbul – Ekonominin her geçen gün daha da kötüye gittiği, siyasi iktidarın derinleşen krize rağmen politikasını sürdürdüğü Türkiye’de halk geçim sıkıntısı içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Artan fiyatların kendini en çok gösterdiği semt pazarlarında kadınlar bir şey alamadıklarından şikayet ederek geçinememekten dert yanıyor. İstanbul’un Yenişehir Mahallesi’nde kurulan bir semt pazarında kadınlara ekonomiyi, geçimi, fiyatları ve neler alabildiklerini sorduk. Mikrofon uzattığımız tüm kadınlar benzer cevaplar vererek yoksulluğun derinleştiğine dikkat çektiler. Neredeyse tüm kadınların verdiği ortak cevap ise şu oluyor: geçinemiyoruz, ekonomi berbat durumda!
“Onların durumları iyi de ondan konuşuyorlar”
Eşinden kalan emekli maaşı ile geçinmeye çalıştığını söyleyen Neriman Elveriş’e “Pazarda durumlar nasıl?” diye soruyoruz, bize verdiği cevap şu oluyor:
“İyi değil, iyi değil! İyi değil, bak geçinemiyoruz yavrum! Oğlumdan aldım parayı da öyle gelebildim pazara. Geçinemiyorum kızım. Ne yapacağız onu da bilmiyorum. Emekli maaşım yetmiyor. Siyasetçiler konuşuyor da konuşuyorlar. Onların durumları iyi de ondan konuşuyorlar. Kusura bakmasınlar. Fiyatlar hiç güzel değil. 1 kilo meyve aldım 15 TL verdim işte. Bol bol ekmek yiyoruz, ekmek de pahalandı yine. Durumların güzel olduğunu söyleyenlere ilet bunları.”
“Ekonomi berbat, mahvolduk!”
Tezgahının başında “Abla, pazarın durumu nasıl?” diye sorduğumuz Ayşe Günel ise “berbat” diye söze giriyor ve şöyle devam ediyor: “Ekonomi berbat, mahvolduk! Bak bir sürü mal getirdik sabahtan beri boşu boşuna duruyoruz burada. İş yok güç yok. Her şeye zam! Her şeye zam! Biraz da birilerinin ‘dur’ demesi lazım artık bu duruma. Sattığımız şeyin yerine yenisini koyamıyoruz. Sattık diye seviniyoruz, ama gidip aynı şeyi aynı paraya tekrar alamıyoruz. Vallahi durumlar hiç iyi değil. Herkes zamdan şikayetçi. Her hafta zam geliyor. Her aldığımız yeni şey zamlı, yerine yenisini koyamıyoruz. Vallahi geçinemiyoruz ne yalan söyleyeyim. Evimiz kira, elektrik, su, doğal gaz geçinemiyoruz yani. 2 bin TL emekli maaşımız var, mecburuz çalışmaya. Pazara geliyoruz üstüne zabıtalar bize sıkıntı yaratıyor. Geçinmek için gidip hırsızlık mı yapalım? Ne yapalım? Bak 60 yaşındayım çalışıyorum. Durumumuz berbat. Tansiyon, şeker hastasıyım. Eşim beyin hastası. Ne yapabiliriz?”
“Çalışsak da çalışmasak da yetiştiremiyoruz”
Ne kadar çalışsalar da zamlar karşısında hiçbir şeyi yetiştiremediklerini belirten Keziban Salman, geçim sıkıntısını dile getiriyor.
“Çalışsak da çalışmasak da yetiştiremiyoruz. Ne alsan pahalı. Gücümüz yetmiyor. Kiradayız, ondan sonra iki çocuk okutuyoruz. Zor durumdayız. Bu pandemi zaten bizi mahvetti. Eşim işten çıkarıldı. Ondan sonra bir daha iş bulana kadar zor oldu. Pazara geliyorsun mesela ne alsan 10 TL’den aşağı yok. E gücümüz de yetmiyor. Yani zor.”
“Yağın fiyatı olmuş 100 Lira!”
Keziban Salman, fiyatlardan söz ediyor ve her şeyin artık ağır gediğini ifade ediyor.
“Sebzeden tutun giyime kadar her şey çok pahalı. Bir markete gidiyorsun yağın fiyatı olmuş 100 TL. Ne sebze alabiliyorsun, ne kahvaltılık ne başka bir şey. Yani bir kişinin evi geçindirmesi gerçekten zor. Ben çalışmıyorum. Gücümüz anca pazara yetiyor, pazar da artık bize çok ağır geliyor. Mesela zenginler gibi ne bir gezmemiz var ne bir rahatlığımız var. Kendi yağımızda kavrulup gidiyoruz. Ekonomi gittikçe kötüye gidiyor. Hiç de iyiye gittiğini görmedik. Allah sonumuzu hayır etsin.”
“Bir şey alamadan geri dönüyoruz”
Pahalılık karşısında bazen hiçbir şey alamadan eve geri döndüğünü belirten Naile Erken de yaşadığı ekonomik zorlukları şu sözler ile aktarıyor.
“Zor durumdayız. Asgari ücret ile hiç geçinemiyoruz. Kira pahalı. Çocuklar okula gidiyor. Pazara 400 TL getiriyorsun, ama bir şey alamadan geri dönüyorsun. Giyim zaten her şeyden pahalı. Mesela meyvelerin fiyatı 10 TL-15 TL’den başlıyor. Domates 8 TL, patlıcan 10 TL. Yemin ederim bazen alamadan geri gidiyoruz. 5 kişilik bir aileyiz, zor geçiniyoruz. Ailede iki kişi çalışıyor, ama yine de zor geçiniyoruz. Kira zor, masraf zor. Markete gidiyorsun bir şey alamıyorsun. Siyasetçiler ekonomi iyi gidiyor diyor, ama iyiye giden bir şey yok hep kötüye gidiyor.”
“İnsanların alım gücü yok ki kalitelisinden alsın”
Sattığı eşofmanın yerine yenisini alamadığını belirten Emine Yel de artan fiyatlar ile baş edememekten şikayet ederek yaşadığı zorlukları paylaşıyor.
“Ekmek parası diye az da olsa pazarda satış yapıp idare etmeye çalışıyorum. İnsanlar bir şey alamıyor fiyatlar çok yüksek. Bak ben şu eşofmanı 25’e satıyorum. Şimdi almaya kalksam fiyatı olmuş 28. Ben onu satıp da yerine nasıl alayım da, kaça satayım? Kim alsın? Alan yok. Gittim düşük kalite aldım. Onu da müşteriye verirken çekiniyorum. Alışmışlar 5-10 senedir aynı eşofman kalitesinden almaya. Şimdi bunu verirsem bana demeyecekler mi teyze neden malını bozdun diye. İnsanların alım gücü yok ki kaliteli alsın. Ucuzu versen malı beğenmiyor, pahalısını versen güçleri yok alsın.”
“Zeytin bile dünya kadar olmuş, fakir fukara nasıl yesin”
Emine Yel yaptığı işle geçinemediğini söylerken eşinin emekli maaşı olmadan adım atamayacağını ifade ediyor ve “Bir kilo peynir olmuş 50 lira 60 lira. Zeytin ya, beğenmediğin zeytin bile dünya kadar olmuş nasıl alsın, nasıl yesin fakir fukara. Ben kendimi düşünmüyorum artık. Bu yaşımda sokakta gördüğüm ekmeği de alıp yiyorum. Yani geçinmek çok zor” diye konuşuyor.
“Ne et alabiliyoruz ne de meyve”
Her şey pahalı diye sözlerine başlayan Şengül Demir ise fiyatlardan kaynaklı istediği hiçbir şeyi alamadan eve döndüğünü belirterek “Sadece elimdeki poşetin içindekiler 100 Lira. Hiçbir şey de alamadım. Almak istediğimiz hiçbir şeyi alamıyoruz. Ne et alabiliyoruz, ne meyve alabiliyoruz, hiçbir şey alamıyoruz. Ekonomi kötü, alamıyoruz. Siyasetçiler ekonomi iyi diyor olabilir. Onlara iyi bize değil. Fakir her zaman fakirdir. Zengine bir şey dokunmaz” diyor.