Süslü Kadınlar Bisiklet Turu İzmir’den dünyaya yayılıyor
38 yaşında bisiklet sürmeyi öğrenen tarih öğretmeni Sema Gür, hiçbir şey için geç olmadığının en anlamlı örneklerinden. Bisiklet sürmeyi öğrendikten kısa bir süre sonra bisiklet gruplarına katılıp buradaki erkek egemen tavırların kendisini rahatsız etmesi ile Süslü Kadınlar Bisiklet Turu fikrinin doğduğunu söylüyor. İlki 2013 yılında yapılan tura ilgi o kadar büyüyor ki dünyada 150 farklı şehre yayılıyor. “İnsanların arabalardan inip bisiklete bindiği bir dünya hayal edin. O egzoz dumanının yaydığı kirli hava ve petrol kullanımının azaldığı bir dünyada, temiz bir ortam bırakırdık insanlara.” diyor.
ZEYNEP PEHLİVAN
İzmir- 2013 yılında Dünya Otomobilsiz Kentler Günü’nde toplumsal bir farkındalık oluşturmak adına Sema Gür öncülüğünde oluşturulan Süslü Kadınlar Bisiklet Turu, aradan geçen 8 senenin sonunda tüm dünyada karşılık bulan bir projeye dönüştü. Süslü Bisiklet Turu; kadınların özellikle kamusal alanlardaki görünürlüğünü artırmak, kentle olan etkileşimini güçlendirmek ve en önemlisi bisiklet sürmenin insanda yarattığı o tarifsiz özgürlük hissini istisnasız tüm kadınların yaşaması gerektiği düşüncesini bünyesinde barındırıyor.
Dünya Otomobilsiz Kentler Günü’nde başta İzmir olmak üzere Türkiye’nin ve dünyanın pek çok şehrinde aynı anda gerçekleştirilen tur boyunca, şehir merkezinde toplanan “süslü” kadınlar, çiçeklerle donattıkları bisikletleriyle izleyicilere yol boyunca gülümsüyor ve el sallıyor. “Şehirde egzoz kokusu yerine parfüm kokusu olsun” mottosuyla yola çıkılan bu coşkulu tur, geçtiğimiz sene pandemi nedeniyle bireysel olarak gerçekleşmişti. Süslü Kadınlar Bisiklet Turu etkinliğinin yaratıcısı olan Sema Gür ile hem bisikletle kurduğu o özel bağı hem de bugün İtalya’dan İsviçre’ye, Almanya’dan Azerbaycan’a dek tüm dünyaya yayılan projesini konuştuk.
“Bisiklet sürmeyi 38 yaşında babamdan öğrendim”
Sema Gür, 2013 yılında ilk olarak bu etkinliği bir Facebook etkinliği olarak başlattı. Hızlı bir şekilde kulaktan kulağa yayılmaya başlayan etkinliğe kadınlar İzmir’de çok kısa sürede büyük ilgi gösterdi. Son derece renkli görüntülere ev sahipliği yapan Süslü Kadınlar Bisiklet Turu etkinliğinin yaratıcısı Sema, proje öncesinde bisikletle arasındaki ilişkiyi bize şu şekilde aktardı:
“Öncesinde yaşamımda bisiklet yoktu. İçimde bir uhdeydi, geç kaldığımı düşünüyordum. ‘İzmir’de bisiklete kim biner, bisiklet yolu var mıdır?’ bunlardan açıkçası pek haberim yoktu. Memleketim Bandırma’ya gittiğimde babam bana bisiklete binmeyi öğretti. İzmir’e döndüğümde bisiklet sürmeyi öğrenmiş biri olarak geldim. Yani 2012 yılında, 38 yaşındayken bisiklete binmeyi öğrendim. Bu durum arkadaşlarıma da sürpriz oldu. Dediler ki ‘Madem öğrendin, şimdi de turlara gideceğiz.’
Onlarla o dönem kısa turlar yapmaya başladık. Başlangıçta nefesim ve gücüm yetmiyordu, çok zorlandım. Buna rağmen her gün biraz daha fazla yok kat etmek istedim. Bu arada bisikletli grupların içerisinde erkek egemen tavırlar beni rahatsız etmeye başladı. Hatta bazı kadınlar da eril bir tavır içindeydi. Örneğin ben bisikletimi kurdele ile süslediğimde, ‘Dağ bisikletine süs mü takıyorsun?’ demeye başladılar. Tura geldiğim kıyafetlerime laf ettiler. Renkli renkli kıyafetler giyiyordum. Bunları görmemle süslü kadınlar bisiklet turu fikri doğmaya başladı.”
İlk sene 250 kadın katılım gösterdi
Bugün böylesine büyük bir bisiklet etkinliğinin yaratıcı olan kişiyi, sanıyorum pek çoğumuz profesyonel bir bisikletçi olarak düşünüyorduk. Oysa Sema’nın, 38 yaşında babasının desteğiyle ilk kez pedal çevirmeye başlaması ve ondan çok kısa bir süre sonra da bu güzel projeyi hayata geçirebilmesi, aslında bize pek çok şey fısıldamaya yetiyor!
“Bisikleti ulaşım aracı olarak kullanmaya başlayınca pratik olması gerektiğini düşündüm. Dünyada da gördüğüm, insanların tüm bisiklet kıyafetleri ve aksesuarları olmadan da bisiklete atlayıp gezdikleri yönündeydi. Sonrasında arkadaşlarımla bu erkek egemen tavırlarla dalga geçmeye başladık. ‘Onlar erkek erkek geziyorlarsa biz de kadın kadın gezeriz’ diye düşündük. Aslında ‘süslü’ ironik bir kelimeydi. Arkadaşlarım sosyal medyada bir etkinlik açmamı söylediler. Kimsenin geleceğini ummuyordum, ancak 10 gün içinde bin kişi geliyorum yazdı. Ayrıca dalga geçtiğimiz erkek arkadaşlarımdan biri bir öneride bulundu. Otomobilsiz Kentler Günü’nden bahsetti. Biz de Eylül ayının 3. pazar günü bu turu yapmaya başladık.
2013 yılında yaptığımız tura tam 250 kadın katıldı. Ben o zaman sosyal medyanın bu kadar güçlü bir yer olduğunu fark etmemiştim. Planlı programlı bir noktadan başlamadım. Bu kadar insanın gelmesine zaten çok şaşırmıştım. Tamamen kadının içinden çıkan bir etkinlik bu. Benim ruhumun erkek egemenliği kabul etmemesi ile başladı ve bunu destekleyen kadınlarla çoğaldı. İlk yaptığım yıl, ‘Bir daha yapmam’ diye düşünüyordum; ama medya o kadar ilgilendi ki epey şaşırdım.”
“Hayalim bu turu dezavantajlı ülkelere de taşımak”
Normalde bir tarih öğretmeni olan Sema, turun büyük bir ilgi görmesinden sonra kendisini bir anda büyük çaplı bir organizasyonun başında buluvermiş. Hem kadınlardan hem de erkeklerden çok güzel geri dönüşler aldıkça, özellikle de bazı kadınların bu tur sayesinde bisiklet sürmeyi öğrendiğini duydukça, turu devam ettirme noktasında daha da cesaretlenmiş. Sema, 2013 yılında başlayan turun macerasını ve yankılarını şu şekilde özetliyor:
“Kadınları cesaretlendirdiğimizi fark ettik. Benim de amacım tam olarak buydu. Her kıyafet tarzından insan geliyor. Her kadına açık bir tur oluyor. 8 yıldır artık geldiğimiz noktada tur 130 şehirde eş zamanlı olarak yapıldı. Bu iş, bugün artık gönüllü kadınlar tarafından yapılıyor. ‘İstediğim tarzda giyinebilirim, benim seçimime karışma’ ifadesi var bizim turumuzda. Hem bir kadın etkinliği hem de çevreci bir etkinlik. Bisikletli ulaşımın ne kadar güzel ve sağlıklı olduğunu anlatan bir etkinlik.
Şu anda bütün dünyada 150 şehirde “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu” yapılıyor. Benim hayalim dezavantajlı ülkelerdeki kadınlarla bu turu yapmak. Savaş olan ülkelerde, diğer şehirlerde bu organizasyonu yürüten kadınlarla beraber yapmak. Örneğin Suriye’de, Mısır’da, Tahran’da yapmak. İnsanlara uçuk geliyor bu fikirler; ancak 2013 yılında İzmir’de bu fikri ortaya attığımda da uçuk gözüyle bakıyorlardı. İnsanların arabalardan inip bisiklete bindiği bir dünya hayal edin. O egzoz dumanının yaydığı kirli hava ve petrol kullanımının azaldığı bir dünyada, temiz bir ortam bırakırdık insanlara. 2013 yılından beri de süslü kadınlarda ulaşımın bisiklet ile yapılması gerektiğini söylüyoruz. Böylelikle iklim krizine de dikkat çekiyoruz.”