Nurcan Karasu: Orman yangınları ve operasyonlar ile bölge boşaltılmak isteniyor

Dersim, Şırnak, Bingöl ve Hakkâri gibi bölge kentlerinde son yıllarda sistematik olarak çıkan orman yangınlarına dikkat çeken HDP Ekoloji Komisyonu Üyesi Nurcan Karasu, süreçle birlikte insanlar dışında doğaya da bir düşmanlık yürütüldüğünü belirterek, ‘güvenlik’ adı altında yapılan operasyonlar sonucunda bölgenin boşaltılmak ve insansızlaştırılmak istendiğini söyledi. Nurcan Karasu, yaşam alanlarının daha fazla yok olmaması için yangınlara havadan müdahale edilmesi çağrısında bulundu.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Haber Merkezi - Bölge kentlerinden Dersim, Bitlis, Bingöl ve Şırnak günlerdir yanıyor. Dersim’de 15’nci gününe giren yangınlara havadan müdahale edilmezken, kentlerde yaşayan yurttaşlar kendi imkânları ile yangınları söndürmeye çalışıyor. Her sene yaz aylarında sistematik olarak çıkan yangınların çıkış sebebini ve doğada bıraktığı tahribatı değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonu Üyesi Nurcan Karasu, bölgede Kürt sorunu ile birlikte insan ölümlerinin yanı sıra doğa üzerinden de bir savaşın yürütüldüğünü ifade etti.

Yangınların amacı bölgeyi insansızlaştırmak”

Ülkede farklı yerlerde çıkan yangınları ayırt eden noktalar olduğunu belirten Nurcan Karasu, haftalar öncesinde Akdeniz ve Ege bölgelerinde çıkan yangına iklim krizinin neden olduğunu ifade etti. Bölgede her sene sistematik olarak Mayıs ayından başlayarak Eylül’e kadar devam eden yangınların temel sebebinin askeri operasyonlar olduğuna dikkat çeken Nurcan Karasu şunları söyledi: “Bölgede yaşanan çatışmalar insan ölümlerinin yanında artık doğa üzerinde de bir savaşın yürütüldüğünü gösteriyor. ‘Güvenlik’ amaçlı olarak yapılan operasyonların sonucunda bölgenin boşaltılmak ve insansızlaştırılmak istendiği açıktır. Bunun yanında HES ve barajların boşalttığı köyler bile bu gerçeği doğrularken, bunlara ek olarak Dersim, Bingöl, Şırnak ve Hakkâri’ye kadar maden arama ilanlarının çıkartılması bölgenin tamamen boşaltılmak istendiğini açıkça gösteriyor. Hal bu iken yaşanan bir eko-kırımın ve hafızasızlaştırmanın yapılmak istendiği açıktır.”

“Müdahale beklemek inandırıcı değil”

Hayata geçirilmek istenen politikalar göz önüne alındığında çıkarılan yangınlara müdahale edilmesini beklemenin inandırıcı olmadığına yer veren Nurcan Karasu, yanan yerlere ‘güvenlik’ gerekçesiyle kimsenin alınmamasının da bunu destekler nitelikte olduğunu dile getirdi. Nurcan Karasu, Bir kentin belediye başkanı kendi yetkili olduğu alanda yangını söndürmesine izin verilmemesi bir yana, Hozat Kaymakamlığı tarafından tehdit edilmesi meseleyi özetler niteliktedir. Yine yangının çıktığı süreç içerisinde ise söndürme işleminden sonra, yangın alanının soğutulması da gerekmektedir. Zira çoğu alanda soğutma çalışmaları gerektiği kadar yapılmadığından, yangınlar tekrardan çıkmaktadır. Bunların yanında arazinin topoğrafik yapısı da göz önünde bulundurulmalıdır, zira engebeli olan arazide, ya da ulaşılamayacak noktalarda da hava müdahalesine ihtiyaç vardır. Müdahalede bile açıkça bir gecikmeden öte müdahale etmeme durumu var ve bunun iyi niyetli olmadığı açıktır” dedi.

“Yangınlar yaşam alanlarını yok ediyor”

Yaşanan yangınların orman ekosistemine büyük zararlar verdiğine dikkat çeken Nurcan Karasu, küle dönen ormanlarla birlikte koca bir yaşam alanının da yok olduğuna yer vererek, “Bir orman ekosistemi sadece ağaç demek değildir, ağaçlarla beraber kuşlardan yaban hayvanlarına, sonrasında mikroorganizmalara kadar bütünsel anlamda bir yaşam yeri olduğu açıktır. Hele ki bunu bölge açısından ele alırsak, örnekle Dersim’den Bingöl’e ve Şırnak’a kadar zengin bir bitki örtüsünün sonucunda endemik ağaç türlerinden yaban yaşamındaki Vaşak, Ur kekliği, dağ keçilerine ve nesli tükenmekte olan canlıların dahi görüldüğü bir alan olduğunu görmekteyiz. Hal buyken aslında yanan her orman, yanan bir ekosistem olduğunu ve bunun yanında yanan her ormanın aslında azalan oksijenimizi gösterirken, aldığımız nefesi bile zorlaştırdığını bilmek gerekir” diye konuştu.