Ekolojik talan her yerde: Buna dur demeliyiz

Kürdistan’da ve Türkiye’de yürütülen ekolojik kıyıma karşı ortak mücadele vurgusunda bulunan Muğla Çevre Platformu Gönüllüsü Halime Şaman, “Gözü doymazların sermaye hırsları yer yerde. Buna dur demeliyiz” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Kürdistan ve Türkiye’de artan ekolojik talana karşı geçtiğimiz günlerde Amed’de bir araya gelen Ekoloji Birliği, bu talana karşı yürütülecek mücadeleyi ve mücadelenin yol haritasını tartıştı. Bu süreçte ortak bir dayanışma ve mücadelenin önemine dikkat çeken Muğla Çevre Platformu Gönüllüsü ve Ekoloji Birliği Üyesi Halime Şaman, “Doğamızı kaybetmemek için direnmeliyiz” dedi.

Kürdistan’da güvenlik barajları, maden ocakları, ağaç kesme, petrol arama kuyuları ve GES’lerle yürütülen ekolojik kıyım günden güne artıyor. Bu talana karşı ortaya konan tepkilerde engellenmeye çalışılırken, kıyım farklı şekillerle yürütülmeye devam ediliyor. Kendisini özel savaş politikası olarak var eden bu politikalar, Batı’da ise sermeye ve halkı daha da yoksullaştırma amacı ile yürütülüyor. Yaşananlara karşı ortak mücadele vurgusunda bulunan ekolojistler, etkili ve kalıcı çalışma için tartışmalar yürütüyor.

‘Ekoloji mücadelesi ezberleri bozan bir mücadeledir’

Ekoloji mücadelesinin ortak olduğunu belirten Halime Şaman, bu anlamda herhangi bir ayrımın yapılmaması gerektiğini vurguladı. Amed’de kesilen bir ağaç için de Muğla’da kesilen bir ağaç için de aynı mücadele noktasında birleşilmesi gerektiğini dile getiren Halime Şaman, “Ekoloji mücadelesi bütün ezberleri bozan, maskeyi alaşağı eden bir mücadeledir. Bu talan sürecinde suni birtakım gündemler yaratılır, ayrışma noktası oluşturulur, devlet de varlığını bunun üzerinden yürütmeye çalışır. Ama doğanın bu noktada bir sınırı yok. Şırnak’taki bir meşe ağacının dalına vurulan kazma, Ege’de bir zeytinin dalında ah sesine dönüşür. Böyle bütünlüklü ve devamlılık arz eden bir yapıda elbette ki nerede bir ekolojik yıkım ve yurtsuzlaşma varsa biz orada olmaya devam edeceğiz. Kendimizi bu hakikat ve gerçeklik üzerinden var eden özneleriz. Bundan sonra atacağımız adımlarda bu çerçevede olacak. Çünkü bu talan politikasının durmaya niyeti yok.”

‘Dünyada şirketleşen bir devlet yönetimi var’

Sermaye sahiplerinin giderek her alana yayıldığını ve her taşa, toprağa ve ağaca düşman kesildiğini belirten Halime Şaman, ekoloji birliği olarak etkili mücadele yöntemlerini de tartıştıklarını söyledi.  Bundan sonra atılacak adımların daha geniş kesimlere hitap edeceğini aktaran Halime Şaman, “Sermaye her bölge için geliştirdiği durumla orada eylem ve direniş kırıcı yol yöntemleri çok iyi biliyor. Tam bu noktada bizler nerede olursa olsun sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Biz her alanda hakikati söylemeye devam edeceğiz. Dünyada şirketleşen bir devlet yönetimi var, Türkiye’de bundan azade değil. Şirketler istedikleri yasaları çok rahat hayata geçirebiliyorlar. Onların bu politikaları nedeniyle bizim soframız giderek fakirleşiyor. Yine yerimizden ve yurdumuzdan oluyoruz. Kültürümüzü bırakıyor ve doğamızı kaybediyoruz. Tüm bunlara karşı ortak bir söz söylemek gerek. Nerede bir dert varsa orada olmaya da devam edeceğiz” diye konuştu.

‘Göçe, yoksulluğa ve talana izin verilmemeli’

Halkın kendi yaşam alanlarına sahip çıkması gerektiğini ifade eden Halime Şaman, sermayedarların istihdam ve kalkınma yalanlarına kanılmaması çağrısında bulundu. Halime Şaman ortak mücadele ve ses ile bu talana dur diyebilecekleri mesajını verirken şunları söyledi: “Sermayedarların halkı kandırmaya çalışma projelerini birçok alanda gördük.  Bunu son olarak Erzincan’daki İliç’teki kazada ve Karadeniz’de gördük. Halk kendi toprağına sahip çıksın, topraklarını kaybettiklerinde muhatap dahi alınmayacaklar. Gözü doymazların sermayesine dönüşmesini istemiyoruz. Bu nedenle birlikte kaybediyoruz ama asıl olana ortak mücadeledir. Her alanda yaşanan kırıma ve talana karşı ortak mücadele etmemiz gerekiyor. Hem ekolojistler hem de halk bu talana karşı bir arada olmalı. Yaratılmak istenen talana, göçe ve yoksulluğa müsaade etmemeli.”