Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği: Kadın emeğini ve doğal tarımı uluslararası arenaya taşıdı

Bornova Belediyesi’nin Yakaköy Mahallesi’ndeki atıl tarım arazisinde çalışmalarına devam eden Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği, Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı tarafından verilen sosyal inovasyon desteğine başvuran 422 proje içerisinde 3’üncü aşamaya geçmeye hak kazandı. Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği gönüllülerinden Şevin Yalçın, “Emeğin ve üretimin olduğu her yerde kadını daha çok ön planda görüyoruz. UNDP projesine kabul edilmemizdeki en önemli faktör de kadın çoğunlukta bir topluluk olmamız” diyor.

PERİ BAYAV

İzmir- Kent hayatından ve kentin beraberinde getirdiği sorunlardan sıkılanlar için doğa her zaman bir kaçıştır. Hepimizin hayalidir; kent yaşamını arkamızda bırakıp bir köye yerleşmek; doğaya ve onun ruhumuzu besleyen, iyileştiren yönüne sığınmak.  Şehir yaşamından, teknolojiden, insanlardan uzak, sakin bir yaşamı kim istemez ki? Günümüz toplumların ihtiyacı olan şeyde sanırım bu; doğaya sığınmak. Uzun doğa yürüyüşleri yapmak, bolca kitap okumak, yazmak, filmler izlemek… En önemlisi de toprak ile uğraşmak. Kendi meyveni ve sebzeni yetiştirmek. Onun verdiği haz hiçbir şeye değişilmez. Sevgi, emek ve sabırla toprağı işlemek öylesine kıymetlidir ki. Bir de her şeyin en lezzetlisini dalından yiyebilmenin verdiği mutluluk var tabi. Sonra şehir yaşamına dönüyorsunuz ve bir bakmışsınız yine, GDO’ ya mahkûm kalmışsınızdır. O bahçenize inip kendi dalından sepetlerce topladığınız organik ürünler yerine marketlerden meyve ve sebzeyi yine adetle almaya başlamışsınızdır. Çünkü fiyatlar ateş pahasıdır. Gıdanın metalıktan çıkıp, sadece üst sınıfın değil de her kesimin erişebileceği bir yaşam ne derece mümkün? Bornova’da kurulan Doğal Tarım Çiftliği ve Merkezi bunun mümkün olabileceğini söylüyor. Alternatif bir tarım modelinin çokta zor olmadığını hissettiriyor adeta.

Gıda herkesin ulaşabileceği bir hak olabilir

Bornova Belediyesi’nin desteğiyle yaklaşık iki yıldır Yakaköy Mahallesi’ndeki 20 dönümlük tarım arazisinde gönüllüler tarafından doğayla bütünleşik tarım metotları uygulanıyor. Proje Bornova Belediyesi ile gönüllülerin ortak çalışmasından oluşuyor. Bu projeye söz ve fikir üretmenin ötesinde eyleme geçip; yaşamın her alanında olduğu gibi emek veren yine kadınlar oldu. Çoğunluğu kadınlardan oluşan gönüllüler, Türkiye’de bir ilk olan Doğal Tarım Çiftliği’ni herkesin kendini ait hissedebileceği bir alana dönüştürmek istiyor. Müdahalesiz tarım modelini benimseyen gönüllüler gıdanın metalıktan çıkıp, müşterek haline gelmesini hedeflerken; aynı zamanda gıdayı demokratikleştirmek ve herkesin ulaşabileceği bir hak haline getirmeyi amaçlıyorlar. Burayı sadece bir çiftlik olarak düşünmeyen kadınlar, projeye bu şekilde başlamadıklarını ve tarım çiftliğini aynı zamanda bir ekoloji merkezi haline getirmeyi amaçladıklarını vurguluyor.

UNDP desteğiyle Türkiye’ye model olacak bir projeye dönüşmeyi amaçlıyorlar

Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği gönüllüleri Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı’ndan almayı amaçladıkları finansal destekle çiftliği bir sosyal merkeze dönüştürerek tarım gönüllüleri ve yerel yönetimleri arasındaki iş birliklerine model olmak istiyor.

Bornova Belediyesi’nin desteğiyle yaklaşık 2 yıldır Yakaköy Mahallesi’ndeki 20 dönümlük tarım arazisinde gönüllüler tarafından doğayla bütünleşik tarım yöntemlerinin uygulandığı Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği, UNDP desteğiyle Türkiye’ye model olacak bir projeye dönüşmeyi amaçlıyor. İstenilen desteğin sağlanması halinde kurulacak olan tesislerde hem üretilen ürünler kurutulacak hem de doğal damıtma işlemleri uygulanarak alternatif tarım metotlarıyla verimlilikte artış elde edilecek. Üretilen ürünlerle ihtiyaç sahiplerine sağlıklı gıda ulaştırmayı hedefleyen gönüllüler Türkiye’de model olacak nitelikte olan bu sosyal projeye imza atmaya hazırlanıyor.

Şehir yaşamını bırakıp köye yerleşmiş

Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği gönüllülerinden Şevin Yalçın, aynı zamanda resim öğretmeni. Yaklaşık 10 yıldır şehir yaşamını bırakan Şevin, Yakaköy’de yaşıyor. Çiftlik kurulduğundan beri gönüllü olarak çalışmalarına devam eden Şevin, toprakla uğraşmanın yanı sıra branşından kaynaklı projenin resim ve görsellikle ilgili işleriyle de ilgileniyor.

Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği gönüllüleri olarak esas amaçlarının ekolojik tahribatı durdurmak olduğunu vurgulayan Şevin, en azından kendi alanlarında tahribatı sıfıra indirmeye çalıştıklarını söylüyor. Dışarıdaki yaşantılarında doğaya verdikleri zararın özrünü dilemek istediklerini belirten Şevin, gübre ve ilaç kullanmadıklarına dikkat çekiyor.

“Zarar vermemek adına toprağı çapalamıyoruz bile. Ağaçlara budama yapmamayı tercih ediyoruz. Bunlarda ekolojik tahribatın önüne geçmek için yaptığımız çalışmalar. Bu noktada diğer çiftçilere ve üreticilere model olabilirsek en büyük mutluluğumuz da bu olur. Yola çıkış hedeflerimizden bir diğeri ise zararsız üretim yaparak, ihtiyaç sahiplerine sağlıklı gıda ulaştırmak. Sağlıklı gıdanın ulaşılabilir olduğunu göstermek ve buna model olmak istiyoruz. Herkes temiz gıdaya ulaşabilmeli. Organik gıda adı altında yapılan üretimlerin fiyatlarının ne kadar yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Organik üretim evet var. Ama kimler ona ulaşabiliyor? Ne kadar insan ulaşabiliyor? Biz istiyoruz ki üretim yerelde olsun. Nakliye ve aracı masrafları olmasın. Yerel üretici kendi çevresinde yaşayan insanlarla bir bağ kursun. Alışveriş o şekilde sağlansın. Maliyetler düşsün. Herkes temiz gıdaya ulaşabilsin.”

Doğal tarım projesi uluslararası arenada

Şevin, Bornova Belediyesi’nin kendilerine tahsis ettiği 20 dönümlük arazinin kendileri için bir şans olduğunu dile getiriyor. Belediyenin imkânları dahilinde kendilerine destek olduğunu ancak çiftlik için çok büyük projeler düşündüklerini, belediyenin imkanlarıyla bunların tamamını sağlayamadıklarından bahsediyor. Belediyenin hem maddi destek hem de sosyal alanda görünür olmalarını sağlaması onlar için çok kıymetli. “Bornova Belediyesi arkamızda. Ancak onların da imkânları sınırlı” diyen Şevin hayallerinin sınırsız olduğunu ve sınırsız hayallerini gerçekleştirebilmek için maddi fona ihtiyaç duyduklarını vurguluyor. Sosyal medyanın çok büyük bir mecra olmasına değinen Şevin, insanların ya da toplulukların birbirini tanıdığı bir alan olması bu anlamda görünürlüklerini sağlamasının önemli olduğunu belirtiyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı projesine katılma konusunda kendilerini teşvik eden noktanın da bu olduğunu söylüyor ve sözlerine şunları ekliyor:

“Birleşmiş Milletler’in bakış açışıyla pek çok noktada ortaklaşıyoruz. Biz de her insanın güzel şeyler hak ettiğine inanıyoruz. Birleşmiş Milletler’le örtüşen fikirlerimiz doğrultusunda bu projeye dâhil olmayı istedik. Bize sağlayacakları bütçeyle gerçekleştirmek istediğimiz hayallerimiz var. Bu noktada birlikte olmak bizim için çok cazipti. Şimdi final elemesine kaldık. 422 projenin içerisinde sona kalan 18 proje arasındayız. Bu başarı bizi kendi içimizde de etkiledi. Bornova Belediyesi’nin bize olan bakış açısı ve güveni adına da etkili oldu. Çünkü kendimizi tanıtmak çok kolay olmuyor. Bu tarım projesi olduğu için bir anda sonuç alamıyorsunuz. En az üç yıl beş yıl sonra burada ki gerçek hedefler görünür hale gelir. Ama insanların bunu fark etmesi çok kolay olmuyor. Bu proje kapsamında şimdiye kadar elde ettiğimiz başarılardan biri de insanlara ciddiye alınır güzel bir şeyler yaptığımız fikrini vermesi. O yüzden bizi şimdiden çok tatmin etti. Güzel bir başarı hissettirdi.”

Sadece üretmeyi değil üretimin bir parçası olan insanları da bir araya getirmek istiyorlar

Bornova Doğal Tarım Merkezi ve Çiftliği gönüllüleri, hem tarım üretimi yapmayı hedefleyen hem de ekolojiye zarar vermeyen üretimi herkesin yapabileceğini göstermek istiyor. Çiftliğin kapıları herkese açık. Gönüllüler, insanların çiftliğe gelip görmelerini istiyor. Eğitimler vermeyi planlayan gönüllüler, sadece üretmeyi değil bu üretimin bir parçası olan insanları da bir araya getirmek istiyor. Arazinin kendi kendini geliştireceğini düşünen Şevin, bu noktada araziye kendilerinin müdahale etmeyeceğinden bahsediyor. Çiftlikte ekolojik bir barınak istiyorlar. Böylece çiftlikte sürekli kalabilen gönüllüler olabilecek. Çiftlikte devamlı kalabilen birilerinin olması arazinin daha hızlı ilerlemesini sağlayacak. Soğuktan ya da sıcaktan etkilenmeden eğitim verebilecekleri bir alan yapmak isteyen gönüllüler, orada sürekli eğitim planlamaları yapabilecekler. Şevin, okullarla işbirliği içerisinde olmak istediklerini, okullara gidip kendilerini ve temiz tarımı tanıtabilmeyi istediklerinden de bahsediyor. Okulların araziye gelmesini istediklerinin altını çizen Şevin, her yaştaki çocukların burada temiz tarım üretiminin mümkün olduğunu görmelerini ve temiz gıdaya ulaşma bilinciyle büyümelerini amaçladıklarını dile getiriyor. Gelecek insanlara daha çok şey sunabilmek istiyorlar. Mahsulleri çoğaldığı zaman kurutma sistemleri ya da damıtma sistemleri olsun istiyorlar. Bunları gerçekleştirmek için maddi desteğe ihtiyaçları olduğunu söyleyen Şevin, elde edecekleri fonla yapmak istediklerinin sınırsız olduğunu vurguluyor.

“UNDP projesine kabul edilmemizdeki en önemli faktör kadın çoğunlukta bir topluluk olmamız”

Emeğin ve üretimin olduğu her yerde kadını daha çok ön planda gördüklerini söyleyen Şevin, kadının daha çok çalıştığına dikkat çekiyor. Ancak adı geçenin kadın olmadığını, daha çok erkeklerin adının duyulduğunu dile getiriyor. Şevin sözlerine şöyle son veriyor:

“Bizim topluluğumuzun %80’i kadınlardan oluşuyor. Kendiliğinden gelişen bir şeydi. Buda gösteriyor ki gerçekten emek vermek gereken işlerin içerisinde kadınlar var. Kadınlar olmadan hiçbir iş yürümüyor. O yüzden tarım, emek, üretim deyince kadının desteklenmesi gerekiyor. Adının duyurulması gerekiyor. Bu toplulukta bunun için bir ortam yaratıyor. UNDP projesine kabul edilmemizdeki en önemli sebep kadın çoğunlukta bir topluluk olmamız."