Depremin ardından şimdi de molozlar canlı yaşamını tehdit ediyor!
Depremde yıkıma uğrayan kentlerde kaldırılan bina enkazları yaşam alanlarına dökülüyor. Sürecin bir an önce kontrol altına alınması gerektiği çağrısında bulunan ekoloji aktivisti Aslı Kahraman Eren, “Canlı yaşamı büyük bir tehdit altında” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Hatay- Mereş merkezli depremlerin ardından birçok kentte enkaz kaldırma çalışması devam ediyor. Depremle birlikte yerle bir olan kentlerde canlı yaşamı, tarım arazileri ve çadır kentlere dökülen molozlarla daha da bozuluyor. Tarım arazisi, dere yatağı ve yaşam alanlarına dökülen molozların bir an önce kontrol altına alınması gerektiğini belirten uzmanlar, yaşanan süreçle bölgede bir eko kırımın gerçekleştiğini ifade etti.
10 kentte ağır hasara neden olan depremin ardından arama çalışması biten bina enkazları kaldırılmaya başlandı. Kaldırma işlemi sırasında hiçbir önlem alınmazken, kaldırılan enkazlar canlı yaşamının devam ettiği alanlara döküldü. Enkaz kaldırma işleminin devam ettiği Semsûr’da dere yatağına, İskenderun’da tarım arazisine, Antakya’da zeytin ağaçlarının olduğu alana, Samandağ’da çadır kent ve denize sınır noktaya, Mereş’te ise ekili araziye dökülüyor. Bütünen canlı yaşamının tehdit edildiğini ve doğal yaşam döngüsünün risk altına girdiğini söyleyen Ekoloji Birliği Yönetim Kurulu ve İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Aslı Kahraman Eren sürecin getireceği zararları değerlendirdi.
‘Önlem alınmaması canlı yaşamını büyük oranda tehdit ediyor’
Molozların içinde bulunan asbestin, canlı yaşamını tehdit ettiğini ve kansere kadar birçok hastalığa neden olduğunu anlatan Aslı Kahraman Eren, tüm canlıların bundan zarar gördüğünü ifade etti. Bölgeye gelerek gözlemlerde bulunan Aslı Kahraman Eren şöyle konuştu: “Hatay’da iki bölgede dökülen molozların bir tanesi denize ve çadır kente çok yakın bir alandı. Çok acıtıcı çok üzücü bir olay, zira molozların içindeki asbest bugün herkes tarafından uyarılıyor. Bu bütün canlılara büyük zarar veriyor. Bu nedenle bugün gördüğümüz manzara karşısında inanılmaz etkilendik. Yerleşim alanına denizin kenarına molozların dökülmesi oradaki insanların, çocukların hastalanmasına ve kanser oranlarının hızla artmasına sebebiyet verecektir. Doğaya, canlılara, toprağa ve suya karışması ile bütün canlıları etkisi altına alacaktır. Diğer bir alan ise dağın arkasında zeytinliklerin olduğu alana dökülüyordu. Orada da göz gözü görmeyecek derecede bir duman vardı. O dumandan çıkan asbest direkt akciğere yapışan o lifli madde insan sağlığını ve doğayı çok kötü etkiler.”
‘Molozların kontrollü bir alana dökülmesi gerekiyor’
Canlı yaşamı ve ekosistemi tehdit eden moloz kaldırma işlemine dair bütün doğa savunucuları ve STK’lere çağrıda bulunan Aslı Kahraman Eren, “Orada zeytin ağaçlarının alanına dökülen o molozlar ileride hem zeytin alanlarına hem de doğal yaşam döngüsüne büyük bir zarar verecek. Biz bunları bugün gözlemledikten sonra kendi aramızda neler yapabilirizi konuştuk. Burada bölgede çok büyük bir sıkıntı var. Binlerce enkaz var ve yıkılması gereken binlerce hasarlı bina var. Bu enkazlar nereye götürülecek ne olacak çok uzun vadeli düşünülmesi gereken bir konu. Çok dikkatli çalışılması gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz. Diğer bir gözlemlerimizde buradaki halk tarımı, üretimi bırakmak istemiyor” şeklinde konuştu.
‘Üretime destek verilmeli’
Şehri terk etmek istemeyen insanlara destek olunması ve tarım arazilerinin yeniden üretime açılması gerektiğini ifade eden Aslı Kahraman Eren, molozlarla oluşabilecek zararlara karşı ise önlem alınması vurgusunda bulundu. Aslı Kahraman Eren konuşmasının devamında şunlara dikkat çekti: “Bu şehir tekrardan sil baştan inşa edilecek, inşa edilirken dikkat edilmesi gereken ciddi konular var. Çünkü deprem coğrafyasında olduğunu görmüş olduk. Burada hem mimar hem bakanlığın hem de müttehitlerin el birliği ile çok dikkatli projeler tasarlaması gerekiyor. İkincisi de tarımla uğraşan insanlar çadır kentlerde değil tarım arazilerine yakın bir yerde konteynır istekleri var. İnsanlar burada seralarda kalıyor seralardan çıkıp oraları yeniden üretim alanına dönüştürmek istiyorlar. Bunun için de buradaki çiftçilerin elindeki ürünlerini satması ve pazarlamanın yapılması gerekiyor.”
‘Bir eko kırım yaşandı’
Yaşanan eko kırıma karşı bölge halkıyla destek ve dayanışma içerisinde olunması gerektiğini belirten Aslı Kahraman Eren, “Burada verimli topraklarda insanlar şehri yeniden kalkındırmak bunun için tohum, fide ve çadır yardımı istiyorlar. Bu insanları kendi şehirlerinde tekrar bağlamak için onları burada tutmak için bu mücadeleye omuz vermemiz gerekiyor. Bütün ülkenin ve STK’ların buradaki insanlara omuz vererek kaldırabiliriz. Söylenecek çok şey var. Burada binlerce insan can verirken doğal yaşam döngüsü ve koca bir tarih yok oldu. Ve bu da eko kırıma sebebiyet verdi.” şeklinde konuştu.