ROJ HOZAN

Qamişlo–Ekoloji Kadın Platformu’ndan Bêrivan Omer, Kürdistan coğrafyasına yönelik yürütülen savaş politikaları nedeniyle doğanın tahrip edildiğini anlattı. Doğaya ve kadına yönelik saldırıların birbiriyle bağlantılı olduğunu vurgulayan Bêrivan Omer, "Kadının köleleştirilmesi ve sömürülmesi üzerinden gelişen sınıflı erkek egemen sistem doğayı da sömürgeleştirdi. Günümüze baktığımızda doğayı yok etme politikalarıyla kadınlara yönelik de büyük bir saldırı olduğunu görüyoruz” dedi.

‘Kürdistan doğasına ve kadına saldırı politikaları ortaktır’

Kadının doğa ile iç içe olduğunu belirten Bêrivan Omer, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kadınlar doğa sayesinde birçok şeyi keşfetti. Doğal toplum kadınların yönetimiyle sağlıklıydı ve doğaya karşı saldırılar yoktu. doğal toplumda yönetim kadınların elindeydi. Doğaya saldırılar ne zaman başladı? Zaman içerisinde iktidar ortaya çıkarak kadına ve doğaya saldırmaya başladı. Bununla birlikte çıkar savaşları gündeme geldi. İktidar kendini erkek egemen sistem olarak kurumlaştırdı.  Bu sistemde doğayı çıkarına göre kullandı. Kürdistan ekolojisine yönelik saldırıların aynı zamanda kadınların toplumdaki iradesine ve öncülüğüne yönelik saldırı politikalarından da uzak olmadığını söyleyebiliriz.”

‘Sistem doğa ve kadını mülk görüyor’

Kapitalist sistemin kadını ve doğayı kendi malı gibi gördüğünü ve tüketilebilir olarak kabul ettiğini dile getiren Bêrivan Omer, “Bugün iklim değişikliğinin, mevcut kuraklığın, su kıtlığının ve mevcut tüm felaketlerin bu bilinçten kaynaklandığını görüyoruz. Kadınların doğalarından koparıldığı günden bu yana kadın cinayetleri, adam kaçırma ve soykırım vakaları da gündeme geldi. Yaşam biçimimize göre doğa ile daha güçlü bir ilişkimiz olması gerekiyordu” dedi.

Çağımızda insan doğa, toplum doğa ilişkisinin sağlıklı olmadığını bu nedenle hava kirliliği, eşitsizlik, kadın haklarının ihlali, doğal afetler gibi birçok sorunla karşı karşıya kalındığını dile getirdi.

‘Efrîn’de yarım milyon ağaç kesildi’

Bêrîvan Omer Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye işgal saldırılarında ve işgal ettiği bölgelerde kadını ve doğayı hedef aldığını ifade ederek bu konuda şunları söyledi: “Kuzey ve Doğu Suriye'de bölgelerimizdeki saldırılara gelince; bilinçli olarak kadınları ve hayatı hedef alıyorlar. Efrîn'de bugüne kadar yarım milyona yakın ağaç kesildi, işgal edilen bölgelerde kadınlara yönelik saldırılar sık sık gündeme geldi. Şu anda Kuzey ve Doğu Suriye'de kadın yönetimi üzerinden doğayı koruma anlamında fayda sağlamaya çalışıyoruz. Kadın ve doğayı en çok birbirine bağlayan sistemi onaylıyoruz.”

‘Türk devletinin kimyasal kullanımına konusunda sessizlik var’

Dünya ülkelerinin ekolojiyi korumak için her gün toplantılar yaptığına, kararlar aldığını ancak uygulamadaki çelişkilere işaret eden Bêrivan Omer, şunları aktardı: “Alınan kararlardan biri de kimyasal maddelerin yasaklanması.  Ama bir yandan da kararlarının Kürdistan için geçerli olmadığını ve Kürdistan'ın doğasında olan soykırıma karşı sessiz kaldıklarını görüyoruz. Türk devleti her gün Medya Savunma Alanları’na yani Kürdistan coğrafyasına kimyasallarla saldırıyor. Birçok canlının ve bitkinin ölümüne yol açıyor. Dünyayı yöneten sistem bu çatışmayı körüklüyor, kimi yerde doğayı yok ediyor, kimi yerde doğayı koruma kararları getiriyor. Örneğin kısa bir süre önce ekolojinin korunması için Ekolojiyi Koruma Yüksek Kurulu tarafından plastik malzemelerin yaşamda kullanılmasının yasaklanması için harekete geçilmesi gerektiğine dair küresel bir karar çıktı. Plastiği yasaklamak istiyorsanız önce kimyasalları yasaklamalısınız. Kimyasal maddeler tüm canlı türlerini öldürür ve uzun yıllar bu doğa eski yerine dönmez ve yaşamın devamında sorunlar ortaya çıkar. Kürdistan ekolojisini korumak için sorumlular tarafından ciddi bir adım atılmadığını söyleyebiliriz."

‘Kadınlar güçlü ekolojik mücadele yürütmeli’

Kadınların olmadığı sistemlerin aynı zamanda doğa sorunlarına da yol açacağını dile getiren Bêrivan Omer, “Erkek beyinleri rant nedeniyle çevreyi korumaktan uzaktır ve rant uğruna kaybedilecek çok şey vardır. Bugün özgür ve eşit bir yaşam için mücadele ediyorsak ekolojinin korunması için de mücadele etmeliyiz” mesajını verdi.