Mart 2021’den Mart 2022’ye kadın katliamları -2-

Kadın örgütlenmelerinin temsilcileri ne diyor? Kadın cinayetlerinin AKP iktidarının söylem ve eylemlerinden bağımsız düşünülemeyeceğine dikkat çeken kadınlar, iktidarın dizayn etmeye çalıştığı kadın profilinin karşısında mücadele etmekten...

Kadın cinayetlerinin AKP iktidarının söylem ve eylemlerinden bağımsız düşünülemeyeceğine dikkat çeken kadınlar, iktidarın dizayn etmeye çalıştığı kadın profilinin karşısında mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini belirtiyor.  Kadınlar krize, şiddete, ölümlere alışmayacaklarını ve tam karşısında duracaklarını vurguluyor.

ELİF AKGÜL

İstanbul- Türkiye’de neredeyse her gün üç kadın erkekler tarafından katlediliyor. Sadece basına yansıyan veriler bile ülkedeki durumu gözler önüne seriyor. İktidar cinayetleri görmek yerine eşitsizliği derinleştiren uygulama ve söylemlerine devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile korunmadan mahrum bırakılan kadınlar görmezden gelinerek kazanılmış hakların gaspı konusunda da adımlar atılıyor. Türkiye’de son bir yılda gelinen noktayı sosyalist kadın örgütlenmelerinin temsilcilerine sorduk.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Kadın Büro Sorumlusu Sevgi Özlem, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ve Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Sözcüsü Çiçek Otlu sorularımıza cevap verdi.

“Failler cezasızken kadınlar nasıl güvende hissedebilir?”

TİP Kadın Büro Sorumlusu Sevgi Özlem de “Artan kadın cinayetlerini ve şiddet olaylarını günde 3 kadının öldürülmesine rağmen İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların bedelini hayatlarıyla ödediği uluslararası bir sözleşmeden bir gecede çekilen AKP-Saray hükümetinden bağımsız düşünemeyiz” derken şöyle konuştu:

“AKP kendi dizayn etmeye çalıştığı toplum içerisinde, siyasal İslam’a uygun olarak itaat eden, sorgulamayan, eğitimsiz bir kadın profili istiyor. Biat kültürünü yerleştirmeye çalışıyor ancak ekonomik kriz kendi tabanındaki kadınların tenceresine kadar yansıdı. Cezasızlık politikası şiddet faili erkekleri serbest bırakıp tutuksuz yargılarken, kadınlar kendini nasıl güvende hissedebilir? Biz kadınlara ekonomik krizin getirdiği yıkıma, erkek devlet şiddetine, tacize mobbinge karşı alanlarda olma çağrısı yaptık. Krizin faturasını kadınlar ödemeyecek, kadınlar yoksulluğa alışmayacak. Eşitlikte, özgürlükte ve yaşamda inat kazanacak.”

“AKP kadınlara ‘yeriniz ya ev ya da mezardır’ diyor”

SKM Sözcüsü Çiçek Otlu ise 2021 Mart’ında bu yana 278 kadının katledildiğini hatırlatarak, bu tablonun “erkek şiddetinin ne kadar çok arttığını gösterdiğini” ifade etti. Çiçek Otlu, bu artışın ardındaki nedeni de açıkladı.

“Bunun nedenlerinden bir tanesinin AKP rejiminin erkek yargıya verdiği yetkiyi görmek gerekiyor. Çünkü mahkemelerdeki cezasızlık politikaları, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran, iyi hal indirimlerinden dolayı kadın cinayetlerini daha fazla uygulamaya sokan bir erkek cinsi ile karşı karşıyayız. Bu kadına yönelik şiddete baktığımızda, erkek ve kadın arasındaki cins çelişkisi derinleştikçe, kadınlar, kendileri hakkındaki kararları kendileri vermek istedikçe, AKP rejiminin makbul kadını olmasına itiraz ettikçe, isyanı ve öfkesi büyüdükçe erkek devlet şiddetine daha çok maruz kaldığını görüyoruz. Bu nedenle de özellikle heteroseksist aile yapısına makbul kadın olma isteğini oluşturamayan AKP rejimi, kadına yönelik bütün haklarını, kadınların bütün haklarını ve kazanımlarını yok etmeye çalışıyor.”

“İstanbul Sözleşmesi'nden çıkarak aslında kadınlara ‘yeriniz ya evdir ya da mezardır' demek istedi” diyen Çiçek Otlu, “Bu nedenle de kadına yönelik şiddetin önlenmesi, kadın cinayetlerinin durdurulması için kadınların birlikte mücadele etmesi, kadınların kendi kazandığı kazanımları kesinlikle çoğaltılması gerekiyor” diye konuştu.

Evdeki şiddet artacak

Önümüzdeki dönem AKP'nin rejiminin girdiği siyasal krizin dışında yaşanan ekonomik krizin de kadınların daha fazla şiddet görmesine neden olacağı konusunda uyaran Çiçek Otlu şöyle devam etti:

“Çünkü yaşanan yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı karşısında evdeki şiddet daha fazla artacaktır. Kadının giyimine karışan, kadının hayat tarzına karışan bu erkek egemen rejimin karşısında kadınlar daha fazla katliama uğrayacaktır. Ve önümüzdeki dönemde kendisi bakımından yaratmak istediği aile yapısını yaratmak için kadınların kazandığı nafaka hakkını elinden alarak kadınların boşanma hakkını da elinden alacak. Ve kadına boşanma hakkını elinden aldığında kadına sadece şunu söylemektedir: ‘Senin yerin evindir. Dünyan evindir.  Sen, iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir kadın olmak zorundasın. Bunlara itiraz ediyorsan da sonun ölüm ve katliamdır’ demek istiyor. Bu nedenle de önümüzdeki dönem bakımından ekonomik krizin derinleştiği bu dönemde yoksulluğa, işsizliğe karşı mücadele yürütürken aynı zamanda kadın katliamlarına karşı da bugüne kadar AKP rejiminin erkek egemen politikalarına karşı birlikte mücadele ettiğimiz gibi bu dönemde de mücadele etmeye ihtiyacımız var.”

“İsyanımızı ve itirazımız yükseltiyoruz”

“Bir kere daha sokaklarda katledilen, kadın arkadaşlarımız için haykıracağız. Mahkemelerde verilen iyi hal indirimlerine karşı isyanımızı ve itirazımız yükselteceğiz” diye Çiçek Otlu, konuşmasını şu sözlerle bitirdi:

“Yoksulluğun ve işsizliğin karşısında kadına evde uygulanan şiddete itiraz edeceğiz. İşyerinde ilk önce işten atılan kadınlara uygulanan cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele edeceğiz. İşyerlerinde, atölyelerde, fabrikalarda kadınlara yönelik uygulanan eşit işe eşit ücretin olmamasına itiraz edeceğiz. Şu anda direnen kadın işçilerin sendikalarda örgütlü oldukları için işten atılmalarına itiraz edeceğiz. 8 Mart'ta 'yoksulluk varsa zenginlere huzur yok' diyerek emek sermaye çelişkisini büyüteceğiz. Aynı zamanda eğer kadın ve erkek arasındaki büyüyen güç savaşı karşısında kadınların korunması, kadın katliamların durdurulması için mücadele edeceğiz. Yani 8 Mart'ta bütün gücümüzle kadınlar ve LGBTİ+'lar  olarak 8 Mart'ta birlikte güçlü olduğumuzu, birlikte bu erkek egemen sistemi yıkacağımızı, ve cins özgürlükçü bir dünyayı kuracağımızı belirtmek ve haykırmak istiyoruz. O nedenle, tüm bu sebeplerden dolayı 8 Mart'ta kadınlar, LGBTİ+'lar, kadın işçiler ve kadın emekçiler olarak, genç kadınlar olarak sokakta olacağız. Yasaklı alanlarda buluşacağız ve kendimizi isyanımızla, kadın rengimizle LGBTİ+ hareketiyle birlikte AKP'nin bütün erkek egemen rejimine itirazımızı yükselteceğiz.” 

“Kadına yönelik şiddetin vahşileştiği bir boyutu yaşıyoruz”

Sorularımızı yanıtlayan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ise sözlerine “kadınlar için yine çok zorlu koşulların yaşandığı bir dönem diye tarif edebiliriz” diyerek başladı.

Pandemiyle birleşen ekonomik krizin yükünün, ağırlıklı olarak halkın sırtına yıkıldığını, özel olarak da kadınların sırtında bu yükün çok daha ağırlaştığını belirten Selma Gürkan, kur kriziyle beraber alım gücünün çok düştüğümü, yolsulluk ve işsizliğin çok arttığını ifade ederek “Bu yükü önemli bir oranda taşımak da yine kadınlara kaldı” dedi.

Bütün bu koşulların aynı zamanda kadına yönelik şiddeti de beslediğini söyleyen Selma Gürkan, “Artık kadına yönelik şiddetin vahşileştiği bir boyutu yaşıyoruz. Üstüne zaten ülkemizin bulunduğu coğrafya çatışmaların olduğu coğrafyaydı, Kuzey Afrika'dan Ortadoğu'ya savaşların, çatışmaların olduğu bir coğrafya. Şimdi kuzeyimizde Ukrayna'ya yönelik Rusya'nın işgali, ABD ve Avrupa Birliği'nin bu savaş kışkırtıcı politikalarının bir sonucu olarak açık bir savaş yaşanmakta. Dolayısıyla 2022 8 Mart’ında kadınların eşitlik talebi, şiddetsiz bir yaşam talebi, güvenceli bir yaşam talebinin yanı sıra barış talebinin de acil bir talep olarak gündemde yer aldığını görüyoruz” diye konuştu.

“Bütün bu sorunlara baktığımızda biriken sorunların ağırlığı çok büyük” diyen Selma Gürkan “Ancak aynı zamanda bu sorunların çözümüne dair mücadele eğilimlerinin de çok güçlü olduğunu görüyoruz” diye de ekledi. Aralık ayından beri 100’ü aşkın fabrikada işçilerin haklarını kazanmak için direnişe geçtiğini hatırlatan Selma Gürkan şunları söyledi:

“Bu fabrikalarda yaşanan direnişlerde kadınların önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Aynı şekilde ülkemizde genel olarak AKP iktidarının yarattığı siyasi gericiliğe karşı, kadınların hak gasplarına karşı verilen mücadeleyi de bunun yanına koyduğumuzda, Türkiye'nin demokratikleşmesi mücadelesinin önemli bir bileşeni olan kadınlar mücadele eğilimlerini de taşımakta. Biz önümüzdeki dönem daha özgür, daha demokratik bir ülkeyi mücadeleyle kazanacağımıza inanıyoruz. Eşit, özgür bir yaşamın yanısıra savaşsız bir yaşam için de bütün kadınları tekrar mücadeleye çağırıyoruz.”

Bitti