Küba’da Celia’dan Melba’ya kadınlar öncülüğünde bir devrim -1

Kadınlar direnişin en ön saflarında Küba Devrimi’nin öncü kadınları dünden bugüne direnişin sembolü olurken, toplum nezdinde de önemli başarılar elde etti. Kübalı kadınlar sadece Küba toplumu üzerinde değil aynı zamanda dünya kadınları için de bir idol haline geldi. Celia Sanchez’den Vilma Espin’e, Tete Pueblo’dan Nirma Carton’a, birçok Kübalı kadın devrimci direnişleri ile tarihe isimlerini yazdırırken, hazırladığımız dosya ile Kübalı kadınların verdiği bu direnişe dikkat çekeceğiz.

Kadınlar direnişin en ön saflarında

Küba Devrimi’nin öncü kadınları dünden bugüne direnişin sembolü olurken, toplum nezdinde de önemli başarılar elde etti. Kübalı kadınlar sadece Küba toplumu üzerinde değil aynı zamanda dünya kadınları için de bir idol haline geldi. Celia Sanchez’den Vilma Espin’e, Tete Pueblo’dan Nirma Carton’a, birçok Kübalı kadın devrimci direnişleri ile tarihe isimlerini yazdırırken, hazırladığımız dosya ile Kübalı kadınların verdiği bu direnişe dikkat çekeceğiz.

Haber Merkezi – 1958 yılından önce Küba’nın nüfusu 6,5 milyondu. Yurttaşların dörtte biri işsiz, temel gıdalar fahiş fiyatlar ile dışarıdan geliyordu ve toplumun gelir çelişkisi çok derindi. Küba halkı üzerinde siyasi, ekonomik ve düşünce anlamında büyük bir baskı vardı. Her bir başkaldırı direniş olduğunda Fulgencio Batistan rejiminin şiddetli saldırılarına maruz kalınıyordu. Küba’da 1950’li yıllarda yaklaşık 20 bin kişi Batistan rejimi tarafından katledildi. Küba hükümeti halka yönelik bu tutumundan dolayı birçok kez teslim alındı. Ancak bu çözüm olamıyor ve daha kalıcı ve temel bir çözüm gerekiyordu. Küba hükümeti 1958 yılında diktatör Batista’nın elindeydi. Ülkede yeni yıl kutlama hazırlıkları yapılıyordu. Küba ordusu 150 bin askerden oluşuyordu, bundan kaynaklı da Batista hükümeti sırtını bu orduya dayamıştı. Özellikle Santa Clara’da iki cepheden şiddetli bir savaş başlamıştı. Başkent ve Santa Clara Şimendiferan İstasyonu’nun savunması yapılıyordu. Batista, ordusuna ve destekçilerine çok güveniyordu. Aynı zamanda onun yolculuk hazırlıkları da vardı. 

1 Ocak’ta radyoda devrim çağrısı yapıldı

Küba Radyosu 1 Ocak sabahı Küba ordusu generallerinin yaptığı toplantının haberini veriyordu. Toplantı Kolombiya Askeri Üssünde yapılacaktı. Yine başka bir radyo Küba ordusunun bazı komutanlarının değişiminden söz ediyordu. Aynı anda devlet başkanının değişimi ile ilgili bir haber okundu. Hükümet içinde bazı çelişki ve değişikliklerin olduğu anlamına geliyordu. Fidel Castro, 19 Aralık’tan itibaren Küba Direniş Karargahı’nda Amerika Central’ında Küba’nın durumunu takip ediyordu. Küba ordusuna saldırı zamanı olduğunu görüyor ve hemen Santiago’ya saldırı talimatını veriyor. Çünkü Komutanlar Che Guevara ve Camilo Havana’ya doğru ilerleyeceklerdi. 

“Devrime evet…”

Fidel Castro ve Celia Sanchez, 10 dakikalık bir zaman içinde Küba Devrim bildirisini yazdı. Devrim bildirisi 1 Ocak sabah saat 09.00’da Küba Direniş Ordusu Rebele Radyosu’nda okundu. Bildiri “Devrime evet, ihtilale hayır!” cümlesiyle başladı ve bu sözlerle devam etti: “Görülüyor ki başkentte bir ihtilal oluyor. Küba Direniş Ordusu ihtilalin durumunu göz önünde bulundurmuyor ve bundan kaynaklı da tüm güçlerimiz dikkatli olsun. Hiçbir durumda, hiç kimse ateşkes yapmayacak. Görülüyor ki Batist ve diğer suçlular ülkeyi terk etmek ve başka bir yere gitmek istiyorlar. Bunun için ihtilal sadece onlara yarayacaktır. Merkez karargahın yeni bir talimatına kadar saldırılarımız aralıksız devam edecektir. Devrim için bu kadar büyük bedel ve kan dökülmüştür. Halkımız ve Kurtuluş Ordumuz büyük emeklerle yaratılan bu kazanımların boşa gitmesine izin vermeyecektir. Bundan dolayı her zamankinden daha çok, daha kararlı ve birlik olacağız.”

Devrimci görevler çağrısı yapıldı

Bildirinin okunmasının ardından, aynı radyo üzerinden devrimci görevlerin başına gelinmesi çağrısı yapıldı. Direniş ordusunun sayısı aşağı yukarı 3 bin kişiden oluşuyordu. Direniş ordusuna ilerleme ve savaş talimatı verildi. Öğrenci Federasyonu öncüsü Juan Nuiry de gençlere Direniş Ordusu’na katılım çağrısı yaptı. Aynı saatlerde Raul Castro ve birliği Santiago’ya doğru ilerliyordu. Bundan beş yıl öncede aynı heyecanla bu Moncoda karargahına saldırı düzenlemişlerdi ama başaramamışlardı. Ancak bu kez hazırlıklar iyi yapılmıştı ve son saldırı olacaktı…

Tarihe ismini yazdıran kadınlar

Küba Devrimi, soğuk savaşın en yoğun yaşandığı 1950’li yıllarda halkın desteğini almış bir grup sosyalist görüşlü direnişçinin, General Fulgencio Batista diktatörlüğüne karşı verdikleri meşhur silahlı mücadeledir. Küba halkının dikta rejimine karşı verdiği bu mücadele, başta Güney Amerika ve bazı Afrika ülkeleri olmak üzere, birçok ülkenin ulusal kurtuluş mücadelesinin gelişmesinde önemli siyasi ve sosyal etkileri oluşturmuştur. Küba Devrimi, dönemin en renkli ve en özgün çizgiye sahip bir devrimdir. Küba Devrimi’nin öncülüğünü yapan ve emekleriyle halkların tarihine isimlerini yazdıranlar Haydee Santamaria Cuadrado, Celia Sanchez, Vilma Espin, Melba Hernandez, Aleida March, Lydia, Clodomira, Tete Pueblo, Nirma Carton, Tanya Tamara Bunke Bider… gibi birçok isim vardır.

Toplum nezdinde önemli etkiler yaratıldı

Küba Devrimi öncesinde kadın öncülüğünden söz edilemez. Devrim öncesi kadın örgütlemesi yoktu. Kadınlar tek tek eylemler içinde yer alıyordu. Kübalı kadınlar devrimle birlikte önemli sorumluluklar almaya başladı ve toplum nezdinde olumlu etkiler yarattı. Bu devrimcilerin belirledikleri yol, toplum normlarında değişim yaratmıştı. Zaman ilerledikçe yürüttükleri çalışmalarında başarılı oldular, özellikle toplumun kadına bakışı konusunda olumlu bir değişim yarattılar. Kadınlar sonrasında savunma alanına geçti; toplumsal, siyasal ve her türlü alanda yerini almayı başardı. Küba kadın mücadelesi sadece Küba toplumu üzerinde değil aynı zamanda dünya kadınları için de bir idol halini aldı.

Yarın: İlk Kadın Tugayı kuruldu