Kadına şiddetin başka bir yüzü: “Kumalık” - 2

“Kuma evlilikleri kadınların iradeleri dışında gelişiyor” Urfa’da son dönemde yoğun artış gösteren ve iki kişinin vahşice katledilmesine neden olan kumalık olayına dair görüştüğümüz avukat ve insan hakları savunucuları, bu durumun kadınları ağır hak ihlali ile karşı karşıya getirdiğini söyledi. Urfa Barosu Mülteci Komisyonu Üyesi Avukat Canan Beritan Gökkan, yaşanan kuma evliliklerinin kadınların iradeleri dışında ekonomik kaygı gözetilerek yapıldığına yer verdi.

“Kuma evlilikleri kadınların iradeleri dışında gelişiyor”

Urfa’da son dönemde yoğun artış gösteren ve iki kişinin vahşice katledilmesine neden olan kumalık olayına dair görüştüğümüz avukat ve insan hakları savunucuları, bu durumun kadınları ağır hak ihlali ile karşı karşıya getirdiğini söyledi. Urfa Barosu Mülteci Komisyonu Üyesi Avukat Canan Beritan Gökkan, yaşanan kuma evliliklerinin kadınların iradeleri dışında ekonomik kaygı gözetilerek yapıldığına yer verdi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Rıha - Suriye’de yaşanan savaş süreci ile birlikte sınır kentlerine akın eden mülteci kadınlar, yıllardır toplumsal ve ekonomik anlamda ciddi hak ihlallerine maruz bırakılıyor. Hak ihlallerinin derinleştiği son yıllarda mülteci kadınların yoğunlukta olduğu Urfa’da şüpheli kadın ölümleri ve kadın katliamları ise günden güne artıyor. Yaşanan şüpheli ölümlerinin çoğunluğunu mülteci kadınlar oluştururken, kentte yaşamını idame ettiren kadınların son yıllarda maruz kaldığı olayların başında gelen “Kumalık” (ikinci eş) durumunu araştırdık. Bir önceki dosyada tanıklarından dinlediğimiz kumalık olayını bu dosyamızda kentte bulunan ve mültecilerle yakından ilgilenen avukat ile insan hakları savunucularına sorduk.

“Kumalık zorunluluk olarak karşılarına çıkıyor”

Urfa Barosu Mülteci Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Canan Beritan Gökkan, kentte giderek artan bu vakaların 2015 yılı süreciyle ayyuka çıktığını belirtti. Suriye’de çok eşliliğin normal bir durum olarak karşılandığını kaydeden Canan Beritan Gökkan, yaşanan savaşla birlikte bilmedikleri bir ülkeye gelen kadınların bu anlamda korumasız kaldığına yer verdi. Mülteci olarak gelen kadınların yaşadıkları ekonomik zorluklardan kaynaklı “kuma evliliğini” kabul ettiklerini ifade eden Canan Beritan Gökkan, şunları söyledi: “Onların bu kabul edişleri de istedikleri için değil bir zorunluluk olarak karşılarına çıkıyor. Tabi bu aşamalarla birlikte 70 yaşındaki erkekler 15 yaşındaki Suriyeli kız çocukları ile evlenmeye başladılar. Ve bu durum çok normalleştirildi. Kadının burada iradesine bakılmadı, çünkü insanların yaklaşım tarzı bunun normal olduğu yönündeydi. Bir kadının kumalık üzerinde iradesi var mı yok mu sorusu sorulmadan kadınlar kumalığa mahkûm edildi.”

“Zulümden kaçan kadınlar başka bir zulme maruz kalıyor”

Yaşanan süreçle birlikte 14-15 yaşındaki kız çocuklarının aracılar yoluyla 70 yaşındaki erkekler ile evlendirildiğine dikkat çeken Canan Beritan Gökkan, ailelerin ekonomik anlamda yaşadığı zorlukların bu sonucu doğurduğuna yer verdi. Savaştan kaçan kadınların bu şekilde bir zulümden kaçarken başka bir zulme maruz bırakıldığını söyleyen Canan Beritan Gökkan, kadınların çoğunun istekleri dışında hareket ettiklerini dile getirdi.

“Sistem kadınların sorunlarını çözmede yetersiz kalıyor”

İkinci eş durumunda kadının resmi nikâhının da olmadığına dikkat çeken Canan Beritan Gökkan, “Yine doğan çocukların kimlikleri olmuyor. Bu şartlarda onları her anlamda çok zorluyor. Kadınlar ülkeye girdikleri andan itibaren kimlikleri olmayana kadar bir hakları olmadığını düşünüyorlar. Çoğu zaman kadınlar 6284’ün korunma tedbirlerini bilmiyorlar. Sınır dışı edilme korkuları var, bu nedenle yaşadıkları sorunları karakola götüremiyorlar. Yine şiddete uğrayan bir kadın karakola gittiği zaman tercüman eksikliğinden dolayı bunu dile getiremiyor ve anlatmak istediğini anlatamıyor. Bu noktada sistem çok yetersiz kalıyor” şeklinde konuştu.  

“Kadınlar bütün haklardan yoksun bırakılıyor”

Kumalık sorununun Türkiye’de önemli sorunlardan biri olduğunu sözlerine ekleyen Canan Beritan Gökkan, “Kumalık sorunu Suriye’den Türkiye’ye yaşanan göç ile birlikte çok normalleşen bir duruma dönüştü. Kadın şiddet görüp boşanmak istiyor ama resmi bir evliliği olmadığı için kanunda tanınan hiçbir haktan yararlanamıyor. Ekonomik açıdan o evde kalıp şiddet görmeye devam ediyor. Buna maruz kalan kadın da bir çözümü olmadığını düşünüp şikâyet edemiyorlar” dedi.

“Güvende olmadıkları için evleniyorlar”

Konuya dair görüştüğümüz İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Eş Başkanı Sümeyye Koç ise, yaşanan kuma vakalarında Suriyeli mültecilerin kültürel ve dinsel geleneklerinin de etkisinin büyük olduğunu ifade etti. Evliliğin Suriye’de hem sosyal bir statü hem de ekonomik güvence sistemi olduğuna yer veren Sümeyye Koç, bu durumun orada kınanacak bir davranış olarak görülmediğini vurguladı. Savaştan kaçarak ülkeye gelen kadınların ise ekonomik gideri karşılamak ya da aileye yük olmaması için evlendirildiklerine değinen Sümeyye Koç, “Suriye iç savaşı ile birlikte göç eden kişilerin ağırlığı kadınlar ve çocuklar. Ailedeki erkekleri kaybeden ya da üçüncü ülkelere gönderen kadınlar, Suriyeli nüfusun ağırlıklı kısmını oluşturmakta. Bu durum Suriyeli kadınları çok eşli evliliğin hedefi haline getirmektedir. Fuhuş, zorla çalıştırma, emek sömürüsü gibi çeşitli başka tehlikelerin hedefi haline gelen kadınlar, zorunlu göçün tehlikelerinden kurtulmak için evlenmeyi tercih ediyorlar. Yani Suriyeli kuma mevzusu esasen savaş ve kültürel şartların tetiklediği bir durum” sözlerine yer verdi.

“Kumalık kadınlar için ağır hak ihlallerine yol açıyor”

Kumalık durumunun her iki tarafta bulunan kadını duygusal, sosyal ve ekonomik anlamda yıprattığına dikkat çeken Sümeyye Koç, bu süreçte yaşanan hak ihlallerinin göz ardı edilemeyeceğine vurgu yaptı. Suriyeli kadınların ekonomik ve sosyal güvencesizlikten kurtulmak adına evliliğin her türlü zorlu şartlarını kabul etmek zorunda bırakıldığını dile getiren Sümeyye Koç, şunları söyledi: “Kumalık olayında her iki kadın da cinsel ve duygusal istismara maruz kalmakta. Bu şiddetten korunmak ve çocuklarını koruyabilmek hayatlarının tek faaliyeti haline gelmekte ve toplumsal alanda kendini gerçekleştirme imkânından yoksun kalmaktalar.”

“Kadınlar sömürünün hedefi olmaktan kurtarılmalı”

Yaşanan hak ihlallerinin önüne geçilmesi için çözüm seçenekleri sıralayan Sümeyye Koç, öncelik olarak resmi kişi ve kurumların cinsiyetçi ya da ırkçı önyargılar oluşmasına sebebiyet veren bir dil kullanmaktan vazgeçmeleri gerektiği çağrısında bulundu. Sümeyye Koç, “Bu durumu tetikleyen sebeplerin ortadan kaldırılması için ekonomik ve sosyal güvence mekanizmaları oluşturulmalı ve bu şekilde kadınlar, sömürünün hedefi olmaktan kurtarılmalı. Toplumsal bilinç düzeyine artırmak üzere, farklı dil noktasındaki problemler giderilerek ivedi ve yaygın bilgilendirme çalışmalarını yapılması gerekmekte. İnsanlarımızın da bu durumun, savaşın bir sonucu olduğunu, Suriyeli mültecilerin hayatlarımızı tehdit etmek üzere değil, hayatlarını devam ettirebilmek adına bu zorunlu göçe çıktıklarını kavramaları gerekli” dedi.  

BİTTİ…