Kadın dengbêjlerin görülmeyen yaşamı - 7

Taçsız Kraliçe Ayşe Şan: Acılarını yalnızlığını şarkılarında yaşattı Babasından etkilenerek çıktığı dengbêjlik yolculuğunda baskı, zorluklarla karşılaşan Ayşe Şan, hayatında tanık olduğu yalnızlık ve baskıyı şarkılarında dillendirdi. “Taçsız Kraliçe” olarak bilinen Ayşe Şan, verdiği büyük bedellerle ve sesiyle tarihe adını yazdırdı.

Taçsız Kraliçe Ayşe Şan: Acılarını yalnızlığını şarkılarında yaşattı

Babasından etkilenerek çıktığı dengbêjlik yolculuğunda baskı, zorluklarla karşılaşan Ayşe Şan, hayatında tanık olduğu yalnızlık ve baskıyı şarkılarında dillendirdi. “Taçsız Kraliçe” olarak bilinen Ayşe Şan, verdiği büyük bedellerle ve sesiyle tarihe adını yazdırdı.

Haber Merkezi – Verdiği ağır bedellerle tarihe adını yazdıran Kürt Kadın Sanatçı Ayşe Şan, 1938 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldi. Babasının dengbêj olması nedeniyle küçük yaşta müzikle tanışmış ve müzik hayatına Diyarbakır’da kadın cemaatlerinde ilahiler söyleyerek başlamıştır Ayşe Şan. Eyşana Kurd, Eyşe Xan, Eyşana Elî olarak da tanınır. “Qederê”, “Dayikê” gibi unutulmaz şarkılara ruh ve can veren sanatçı, yaşadığı toplumda kadınların şarkı söylemesinin “günah”, “ayıp” olarak görülmesi nedeniyle maruz kaldığı baskılar sonucu, Diyarbakır’dan ayrılıp Antep’e gitmek zorunda kalır. Bu ayrılık, hayata veda ettiği güne kadar sürecek bir sıla özleminin de başlangıcı olur.

İlk kaseti Kürtçe-Türkçe

Antep’te sanat yaşamına ilk adımını atan Ayşe Şan, Kürtçenin yasak olması nedeniyle çalıştığı radyoda Türkçe şarkılar seslendirmek zorunda kalır. Ayşe Şan 1963 yıllında sanatın merkezi olarak görülen İstanbul’a yönünü çevirir ve “Ez Xezalım” adlı parçasıyla ünlenir. Çıkardığı Kürtçe-Türkçe ilk kaseti, onun daha da tanınmasını sağlar. Tanınması ile birlikte Kürtçe müziğin yasak olduğu yıllarda baskılara daha fazla dayanamayan Ayşe Şan, bu sefer yönünü Almanya’ya verir. 18 aylık kızı Şahnaz’ı yitiren Ayşe Şan, dillere destan “Qederê” adlı parçasını kızı için yazarak seslendirir. Almanya’da bir süre sonra üç çocuklu bir anne olarak İstanbul’a geri dönen Ayşe Şan, bu kez ailesinin baskılarının yanı sıra söylediği şarkılar nedeniyle de tehditler ile karşılaşır. Çocuklarının da kendisini yalnız bırakması üzerine 1979 yılında Bağdat’a giden Ayşe Şan, Bağdat’ın Sesi Radyosu’nda Eyşana Eli adıyla sesini duyurur.

Ardından bestelediği acılarını bıraktı

Ayşe Şan, kadın kimliği ile ortaya koyduğu mücadele o dönemde akraba çevresi tarafından kabul görülmediği ve sürekli ölüm tehditleri aldığı için Diyarbakır’a gidemez. Öyle ki annesinin, kendisini görme isteği bile gerçekleşmez. Bu nedenle ölümünden önce son kez Ayşe Şan’ı görmek isteyen anneye akrabaları izin vermez. Aynı zamanda Ayşe Şan, annesinin mezarını bile bir kez olsun ziyaret etmesine izin verilmez. Bu olay Ayşe Şan’ın hayatında büyük bir yara açar ve duygularını her zaman olduğu gibi şarkılara akıtır. “Dayikê” şarkısını böyle bir dönemde yazan Ayşe Şan’ın acı ve keder dolu yaşamına daha sonra kanser de eklenir. Hayatı boyunca sürgünde yaşayan ve içinde ülke aşkı olan Ayşe Şan, 18 Aralık 1996’da kansere yenik düşerek, tek başına yaşadığı evde hayata gözlerini yumar. Taçsız Kraliçe geride ise şarkılarını, beslediği acıları ve mücadelesini bırakır.

Yaşarken verdiği demeç

Yaşadığı süre içerisinde Irak’ta Kürtçe yayın yapan bir radyoya katılan Ayşe Şan, 15 yaşında şarkı söylemeye başladığını belirterek, niçin sanatçı olduğunu ve sanatçı olmasına etki eden nedenler ve etki eden kişileri şöyle anlatmıştı: “Babam çok iyi bir dengbêjdi. Sesi çok iyiydi. Babam klam söylediğinde sesi o kadar güzel ve gürdü ki, her yere yankı yapar, başka bir köyden bile duyulurdu. Sesim, alakam baba tarafına çekmiş. Babamdan etkilendim. Babam vefat ettiği zaman onun sesine ve kendisine hasret kaldım. Bir dengbêj babamın klamlarını söylediğinde yanlış söylüyordu. Bu durum beni çok üzüyordu ve ağlıyordum. Babam sesini hiç bir plakaya kayıt etmedi. Bu nedenle, ‘Babamın hasretini ben yaşatmalıyım’ dedim. Babamın ve bu eski hakiki aşıkların tesirinde kaldım. İşte Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre bunlar da bende etki yarattı. Ahlakımla, sesimle, merakımla bir bütün olarak babama çekmişim.”

BİTTİ…