Dosya: İranlı kadınlar ve başörtüsü: Yılların mücadelesi -1-

İran'da ahlak polisi tarafından gözaltına alınan Jina Mahsa Amini'nin katledilmesinin ardından zorunlu örtünme-başörtüsü konusu yeniden gündeme geldi. Bugün yaygınlaşan protestolar İran’ın kaderini nasıl değiştirecek?

Haber Merkezi - İran’da Jina Mahsa Amini, başörtüsü zorunluluğuna uymadığı gerekçesiyle “ahlak polisleri” tarafından darp edildi ve gözaltı merkezinde uğradığı işkence nedeniyle kaldırıldığı hastanede 16 Eylül tarihinde yaşamını yitirdi. İranlı yetkililer 22 yaşındaki Jina Mahsa Amini’nin ölüm nedenini kalp krizi olarak gösterdi. Ailesi ise kızlarının ani ölümle sonuçlanacak herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığını defalarca açıkladı. Tüm bunlar konuşulurken, Jina Mahsa Amini’nin saldırıya maruz kaldığı görüntüler sosyal medya hesaplarında yayınlandı. Ajansımıza konuşan görgü tanıkları, genç kadının gözaltına alınırken başına vurulduğu ve sonrasında başının gözaltı aracına da vurulduğunu söylüyor. Tüm bu yaşananlar ülkede kadınlara uygulanan baskıları ve zorunlu başörtüsü uygulamasını bir kez daha gündeme getirdi. Ülkenin neredeyse tüm şehirlerinde Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi protesto edilmeye başlandı. Protesto gösterileri yönetimin istifasının istenmesi ve devrim talebiyle her yerde devam ediyor.

Eylemlerin arka planı

İran’da başörtüsü zorunluluğu, Humeyni’nin “Kadınlar İslami standartlara göre giyinmelidir” açıklamasında bulunduğu 1979 yılının Mart ayından günümüze uygulanıyor. Ülkede önemli gerilim alanlarından biri olarak görülen başörtüsü zorunluluğu İslami rejime karşı gelişen ilk tepki olarak yer aldı. İran dünyada kadınlara dini aidiyetlerini gözetmeden başörtüsünü zorunlu kılan nadir ülkelerden olma özelliğine sahip. Jina Mahsa Amini’nin ölümünden önce yakın zamanda başörtüsü zorunluluğu iki kez daha tepkilerle gündeme gelmişti. Temmuz ayında İranlı yazar Sepideh Rashno uygulamaya uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Görüntüleri sosyal medyada yayıldı. Çok geçmeden Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin başörtüsü zorunluluğunu sosyal medya profillerini de içerecek bir şekilde genişletmesi tepkinin artmasına neden olan başka bir gelişmeydi. Tüm bunlar ülkede yaşananları yorumlayanlarca bugünkü eylemlerin arka planı olarak değerlendirildi. Dosyamızda İran’da Mahsa’nın ölümüyle tekrar gündeme gelen başörtüsü zorunluluğunun dünü bugünü ve kadınların sokaklardan talep ettiklerine odaklanacağız.

Medler’den günümüze

İran’da yapılan araştırma sonuçları kadınların Medler zamanından dahil olmak üzere uzun kollu gömlek, ayak bileği uzunlukta pantolon ve uzun çarşaf dahil olmak üzere başörtüsü taktığını gösteriyor. Bazı araştırmalar ise peçenin çeşitli Pers hanedanları döneminde yaygın olduğunu ve Ahameniş hanedanı döneminde, yani ülkede İslam'ın ortaya çıkmasından önce yayıldığını ve empoze edildiğini ortaya koyuyor.

Zorunlu başörtüsüne karşı ilk feminist protestolar

İlk protestolar on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan Babi hareketinin önde gelen liderlerinden biri olan aktivist Tahera Karat el-Ain’in 1848'de halkın önünde peçesini kaldırması, İranlı kadınların zorunlu tesettür protestosunu ateşledi. Şair ve yazar İsmat Mostofi Ashtiani (1861/1868-1911) gibi kadınlar özel meclislerde peçelerini çıkardılar. Bu tür eylemler giderek yaygınlaşmaya başladı.

Kadınların birbiriyle ilişkileri

Yazar, araştırmacı ve Harvard Üniversitesi'nde kadın çalışmaları, toplumsal cinsiyet ve tarih alanında profesör olan Afsana Najmabadi'ye göre, “Müslüman kadınların gayrimüslim kadınlarla ilişkiler, ortak siyasi ve sosyal faaliyetleri, tesettür meselesinin ele alındığı alanlardan biriydi.” Afsaneh Najmabadi, "Müslüman olmayan kadınların kamusal yaşamda İslami peçe takmalarına rağmen, peçelerinin Müslüman kadınlardan daha hafif olduğunu” ifade ediyor.

Zorunlu tesettüre karşı çıktılar

İran feminist hareketindeki aktivistler, 1906'da, yani anayasa döneminde kızların eğitim alanını daraltacağı için zorunlu tesettür meselesine müdahale etmeden kızlar için okullar kurmaya odaklandılar.  1907 yılı kadın meseleleri ile ilgili dergi ve gazetelerin çıkarıldığı yıllara sahne oldu. Kadınlar bu dergilerden yararlanarak zorunlu tesettüre karşı olduklarını duyurdu, başörtüsünü bir kenara bıraktı. Aynı yıl başkent Tahran'da bir grup kadın, kadınların dini kısıtlamalardan kurtulması için sloganlar atarak başörtüsü takmadan halka açık alanlara çıktı. Ancak yetkililer bu protestoları bastırdı.

Peçe eleştirişine ceza

Kadın hakları aktivistlerinin ve zorunlu tesettür karşıtlarının çoğu, tehdit edildiler. Gazeteci, aktivist ve “Kadın Dünyası/Jahan Zen” dergisinin yönetmeni Fakhr Afaq Parsa'nın evine saldırı düzenlendi. “The Hijab in Iran” başlıklı makalesinin bir kısmındaki desteği nedeniyle Meşhed'den Tahran'a sürgüne gönderildi. 1919'da, en önde gelen kadın hakları aktivistleri ve “Lisan al-Wal'a / Zaban Zanan” dergisinin kurucusu Sedika Dolatabadi, peçeyi açık ve aleni eleştirisi nedeniyle ölümle tehdit edildi.

Peçe karşıtlığı devam etti

Peçe karşıtlığının devamı olarak 1921 yılında İran'ın çeşitli şehirlerinden özellikle Tahran'ın kuzeyinden bazı kadınlar sokaklara peçesiz çıktı. Bu eylemciler arasında 1923'te gazeteci Shahnaz Azad da vardı. Eşi Ebu el-Kasım Azad, başörtüsü takmama hakkını talep eden “Tesettür Kolektifini Bırakın”ı kurdu. Toplantı bir yıldan az bir süre içinde durduruldu. Ebu el-Kasım Azad hapse atıldı ve sürgüne gönderildi.  1925 yılında bazı kadınlar ülkenin sokaklarında çarşafsız, uzun pelerinsiz geziyordu.

“Kadınların Özgürlük Günü!”

1934 yılında Türkiye'ye yaptığı ziyaretten sonra Rıza Han Pehlevi, Avrupa kültüründen etkilendi. Şah Rıza Han'ın attığı adımlar arasında, 1932'de İran'ın başkenti Tahran'da kızı Şems Pehlevi'nin başkanlığını yaptığı Doğu'da Kadın Konferansı'nın düzenlenmesi de vardı. Modern okulların kurulmasına katkıda bulundu. Bakanları ve parlamento üyelerini kraliyet kararına giden yol için kadınlarının peçesini kaldırmaya çağırdı. Türkiye'den döner dönmez 8 Ocak 1936'da kadınların her türlü örtüyü "başörtüsü, çarşaf" giymelerini yasaklayan bir kararname çıkardı. O günü ise "Kadınların Özgürlük Günü" olarak kaydetti. Çağdaş İran Tarih Okumaları Vakfı'nın belgelerine göre, kararname İranlı din alimleri ve peçeyi destekleyen İran halkı tarafından şiddetli eleştirilere maruz kalırken, yetkililer kararı uygulamayı reddeden veya eşlik etmeyi reddeden yetkilileri cezalandırmak için çalıştı.

Yarın: Özgürlük ilanından direnişe giden kadınlar