Devletin katlettiği Ceylan’dan Narin’e Türkiye’de çocuk gerçeği- DOSYA 3

Cezasızlığa duyulan güven, ‘aile’ dokunulmazlığının katliamların önünü açtığını belirten İHD’li Berfin Elçi, “Ceylan ve katledilen diğer çocukları bugün konuşmak ve faillerinin cezalandırılmasını talep etmek yeni ihlallerin yaşanmaması için önemli” dedi.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Türkiye’de uluslararası sözleşmeler ve yasal düzenlemelere karşın korumasız bırakılan çocuklar cezasızlık politikası ile daha da tehlike altında. Ülkede yasalar etkin bir şekilde uygulanmazken çocukların korunması noktasında yeterli adımlar da atılmıyor.

AKP- MHP iktidarının ‘aileyi kutsayan’ politikalarıyla bugün ülkede erken yaşta evlendirme, tecavüz, taciz, şiddet çocukların yüz yüze bırakıldığı ihlaller arasında sıralanıyor. Uzayıp giden listelerde katledilmiş ya da zarar görmüş çocukların isimleri sıralanırken, bir yandan da yıllardır devam eden savaşta özellikle çocuklar hedef alınıyor. Devletin yürüttüğü özel savaşta katledilen çocukların davalarında üniformalı failler cezasızlıkla ödüllendiriliyor.

Çocukların katledilmesi ve uğradıkları hak ihlallerini İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Çocuk Komisyonu Üyesi Berfin Elçi ile konuştuk.

‘Adaletin sağlanması konusundaki eksiklikler endişe verici’

Aslında Türkiye’de çocukları korumaya yönelik önleyici yasaların mevcut olduğunu ancak bu yasaların uygulamada ne kadar etkili olduğunun tartışıldığını belirterek konuşmasına başlayan Berfin Elçi, “Çocuk istismarı, kaçırılma ve benzeri suçlarla ilgili ağır cezalar öngörülse de bu cezaların caydırıcılığı ve adaletin sağlanması konusundaki eksiklikler endişe verici. Yasal düzenlemeler tek başına yeterli olmuyor; önemli olan bu yasaların etkin bir şekilde uygulanabilmesidir. Uygulamadaki aksaklıklar, cezaların yeterince caydırıcı olmaması ve cezasızlık sorunu, suçluların aynı suçu tekrar işlemesine zemin hazırlıyor” dedi.

‘Koruma ve önleyici tedbirler güçlendirilmeli’

Çocuk koruma sisteminin yalnızca cezalarla sınırlı düşünülemeyeceğini ifade eden Berfin Elçi, çocukları koruyan ve önleyici tedbirlerin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Berfin Elçi, “Çocuk izleme merkezleri, rehabilitasyon hizmetleri ve sosyal destek mekanizmaları gibi yapıların yeterli şekilde işleyememesi, çocukların güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atıyor. Ayrıca, toplumda bu konuda yeterli farkındalığın olmaması da çocukların maruz kaldığı riskleri artırıyor. Eğitim, medya ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla çocuk güvenliği konusundaki bilincin artırılması, erken müdahale ve koruma önlemlerinin güçlendirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘Cezasızlığa duyulan güven ve ‘aile dokunulmazlığı’

Narin Güran’ın katledilmesini hatırlatan Berfin Elçi konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Narin Güran’ın kaybolup 19 gün sonra cenazesine ulaşılması gerçekten yürek burkan bir olay. Bu süreçte yaşananlar hem toplumun hem de bireylerin içine derin bir üzüntü ve çaresizlik duygusu bıraktı. Aynı zamanda çocuklarımızın güvenli bir ortamda yaşamadıklarını tekrar gün yüzüne çıkarmış oldu. Narin kaybolduktan sonra yetkililerin aileden hiç şüphelenmemesi, hatta arama çalışmalarına bizzat aile üyelerinin dahil edilmesi bize sürecin nasıl sağlıksız yürütüldüğünü gösteriyor. Bu aslında yargı makamlarına hâkim olan eril zihniyetin bir sonucu. Yetkililerin, ataerkil düşünce sisteminin yapı taşı olan ailenin dokunulmazlığı ilkesine nasıl bağlı bir şekilde soruşturma yürüttüğünü gördük. Bunun iktidarın eril ve muhafazakâr politikaları ile birebir ilgisi var maalesef. Cezasızlık politikası hem adli ve idari makamlarda benimsendiği gibi toplumun üzerinde de çok etkili. Narin dosyasında da ailenin, şüphelilerin bu kadar kendine güvenir ve pervasız davranmasında devlet yetkilileri olan ilişkilerine ve cezasızlığa olan güvenleri çok etkili. Devlet yetkilileri ile olan ilişkileri üzerinden cezasızlık politikalarının kendileri için de uygulanacağından çok eminler.”

‘Devlet şiddeti sonucu birçok çocuk yaşamını yitirmiştir’

Türkiye’de devlet şiddeti sonucu yaşamını yitiren onlarca çocuk var. Berfin Elçi, buna dair ise “Türkiye taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve Çocuk Koruma Kanununa ile çocukların yaşam hakkını bizzat güvence altına almıştır. Devletin çocukları diğer bireylerin şiddetinden koruması gerekirken direkt devlet şiddeti sonucu birçok çocuk yaşamını yitirmiştir. Çoğu Kürt olmak üzere birçok çocuk gözaltında kayıp ve faili meçhul cinayetlere kurban gitmiştir. Aynı zamanda kollluğun açtığı ateş sonucu birçok çocuk yaşamını yitirmiştir. Bu dosyalarda cezasızlık politikası devam etmekte. Ya hiç ceza verilmemekte ya da göstermelik bir ceza verilmekte. Bunu asla kabul etmediğimizi, etmeyeceğimizi ve ne olursa olsun cezasızlıkla mücadelemize devam edeceğimizi belirtmek istiyorum” diye ifade etti. 

Devlet şiddeti ile yaşamını yitiren çocukların gündem olmadığını ve pek konuşulmadığını dile getiren Berfin Elçi “Bunun devlet şiddeti sonucu katledilenlerin genellikle Kürt çocuğu olması ile birebir ilgili olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki hemen bir görmeme duymama hali baş gösteriyor” dedi.  

‘Ceylan Önkol dosyası cezasızlığın en büyük örneklerinden’

28 Eylül Ceylan Önkol’un katledilmesinin yıl dönümü. Berfin Elçi, annesinin Ceylan’ın parçalanmış bedenini topladığı görüntülerin hala hafızalarda ve asla silinmeyeceğini belirterek “Ceylan Önkol dosyası cezasızlık politikasının en büyük örneklerinden biri. İlk etapta dosyaya gizlilik kararı verildi ve avukatların dosyaya ulaşması engellendi. Olay yeri inceleme dahi avukatların zorlaması sonucu gerçekleşti. Faillerin tespit edilebilmesi için etkili bir soruşturma yürütülmedi ve en son zaten dosya takipsizlikle sonuçlandı. Ve zaten dosyada şüpheli sıfatı ile kimsenin ifadesi bile alınmadı. Yani uzun yıllardır yürütülen bir cezasızlık politikası var ve bu da en büyük örneklerden” şeklinde konuştu.

Adalet istemek yeni ihlallerin yaşanmaması için önemli

Ceylan Önkol katliamını bugün konuşmanın önemine değinen Berfin Elçi, son olarak “Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz, Mehmet Uytun, Helin Hasret Şen ve daha birçok çocuk devlet şiddeti sonucu katledildi ve failleri cezasızlıkla ödüllendirildi. Bu tür dosyalarda gerçekten faili cezalandırılmaya yönelik bir soruşturma ve yargılama yürütülseydi kolluk bir yaptırımla karşılaşacağını düşünüp bur tür eylemlerden kaçınacaktı. Ve büyük ihtimalle bu kadar çocuk katledilmeyecekti. Ceza vermenin mantığı da budur zaten bir caydırıcılık yaratmaktır. Ama maalesef bu olayların hiçbirinde cezalandırma olmadığı için olaylar artarak devam ediyor. O yüzden Ceylan Önkolu ve katledilen diğer çocukları bugün hala konuşmak ve faillerinin cezalandırılmasını talep etmek bu tür yeni ihlallerin yeniden yaşanmaması için çok önemli” dedi.  

 Bitti