İşgal altındaki Serêkaniyê'deki zindanlarda kadınlar neler yaşıyor?-1

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Türk devleti ve çetelerinin işgali altındaki Serêkaniyê kentinde işgalciler tarafından esir alınan kadınlar yaklaşık 4 yıldır işgal zindanlarında her türlü şiddete ve insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılıyor.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê –Türk devleti 9 Ekim 2019’da Kuzey ve Doğu Suriye’nin Serêkaniyê ve Grê Spî kentlerine yönelik işgal harekâtı başlattı.  Serêkaniyê şehrinde YPJ/YPG savaşçıları 9 gün boyunca Türk devleti ve çetelerine karşı eşsiz bir direniş sürdürdü. Uçak, SİHA, tank, top, binlerce asker ve çeteyle Serêkaniyê’ye saldıran Türk devleti ve çeteleri kenti işgal etti. Saldırıların ardından kentteki birçok mahalle yerle bir olurken, Serêkaniyê ve Grê Spî işgal harekâtları nedeniyle yaklaşık 300 bin insan göç etmek zorunda kaldı. Her şeye rağmen kenti terk etmeyenler de oldu. İşgal öncesi Serêkaniyê kentinde halklar Demokratik Ulus etrafında toplanırken, özgür ve eşit bir yaşam sürdürüyorlardı. İşgal saldırılarıyla birlikte halkın tüm yaşam hakları gasp edildi. Kentte işgalciler tarafından oluşturulan cezaevlerinde başta kadınlar olmak üzere şehrin yaşayan halka yönelik birçok hak ihlali, saldırı ve işkence gerçekleştiriliyor. İki bölüm olarak hazırladığımız dosyamızda kentteki kadın cezaevlerini, kadınların bu cezaevlerinde neler yaşadığını ele alacağız.

Kentte iki zindan bulunuyor

Serêkaniyê’de biri sivil diğeri ise askeri olmak üzere iki kadın zindanı bulunuyor. ‘Sivil Disiplin’ Zindanı, Özerk Yönetim sürecinden kalma Roj Hastanesi’nin arkasında yer alırken, ‘Askeri Disiplin’ Zindanı ise Hewaranê Mahallesi’nde bulunuyor. ‘Sivil Disiplin’ Zindanı, Dêrazorlu çete üyesi Mehmûd El-Salih ismiyle anılıyor. Askeri Disiplin Zindanı ise Ebû Omer isimli çete tarafından yönetiliyor.

Her iki çete de MİT’e bağlı çalışıyor

Ebû Omer ve Mehmûd El-Salih MİT’e bağlı çalışıyor. Her iki çete üyesi de Türk devletinin Cerablus'a saldırdığı 2016'dan beri görevdeler. MİT, çetelerin rütbesini yükseltirken, ortaya çıkan fotoğraflarda bu gerçeği kanıtlar nitelikte. Her iki çetede Cerablus'tan Efrîn'e, Gire Spî'ye ve Serêkaniyê’ye yönelik saldırılarda yer aldı ve bölge halkına karşı birçok suç işledi.

Her 2 zindan da 40 kadın tutuluyor

Şu anda her iki zindanda 40 kadın tutsak bulunuyor. ‘Askeri Disiplin’ zindanında 15 kadın ‘terör’ suçlamasıyla tutuluyor. Tutuklu kadınların cezası 3 yıldan 20 yıla kadar değişiyor. Bu zindanda müebbet hapis cezasına çarptırılan kadınlarda var. Kadınlardan 11’i saldırılar sırasında köyünü ve kasabasını terk etmemekte direnmiş Serêkaniyêli kadınlar. 4 kadın da işgal saldırıları sırasında şehirden kaçmaya çalışırken tutsak edildi. ‘Sivil Disiplin’ Zindanı’nda 25 tutuklu kadın bulunuyor. Bu kadınlarda Türkiye'ye geçmek ve Avrupa'ya gitmek istedikleri sırada tutuklanmış. Bu 25 kadından 5'i Qamişlo merkez ve kırsalından.

37 tutuklu Türkiye’ye teslim edildi

40 kadının yanı sıra zindanlarda 37 kadın daha bulunuyordu. Fakat bu kadınlar Türk devletine teslim edildi. Ayrıca 37 kadının hiçbir Türkiye vatandaşı değil. Türkiye cezaevlerine gönderilen kadınların nasıl yargılandığı ve kaç yıl ceza aldığı, hangi cezaevinde kaldıkları ise bilinmiyor.

Tutsakların ailelerine ajanlık dayatılıyor

Kadın tutsakların yakınları ise birçok baskıyla yüz yüze bırakılıyor. MİT’e bağlı bu çeteler, tutsak ettikleri kadınların ailelerinden fidye istediği ve ajanlık dayattığı da biliniyor. Ailelere baskı yapan çeteler, özelikle özyönetim bölgelerinde kendilerine bilgi akışını sağlanmasını istiyor. Bazı kadınlar fidye sonucu serbest bırakılsa da MİT ve çete baskısından kurtulamıyor. Serbest bırakılan kadınlar, özerk yönetim bölgelerinde ajan olmaları için zorlanıyor. Ajanlığı kabul edenler de bu bölgenin gücü ve yönetimi ile ilgili koordinatları, fotoğrafları ve belgeleri Türk devletine gönderiyor. Bunun sonucunda ise bu ailelerin yakını olan kadın tutuklular serbest bırakılıyor. Ancak bu serbest bırakılma durumu hemen gerçekleşmiyor. MİT üyeleri iki ay boyunca çalıştırdıkları ajandan emin olmak istiyor.

Kadınlar katledilerek sınıra bırakılıyor

Öte yandan MİT ve çeteler, zindandaki yakınlarından fidye ve ajanlık konusunda istediği sonucu alamadığı zaman tutsağı katlediyor. Katledilen tutsakların cenazeleri ise Türkiye-Suriye sınırına atılıyor. MİT ve çeteler bu suçu gizlemek için ise, “Sınırı geçmeye çalışırken Türk askerleri tarafından öldürüldü” yalanına sarılıyor. Kuzey Kürdistan sınırındaki Serêkaniyê'ye bağlı Ezîziyê köyünde son üç ayda 3 kadın ateşli silah ile katledildi. Görgü tanıkları söz konusu kadınların yüzlerinde ve vücutlarında ağır işkence izlerinin olduğunu belirtti. Görgü tanıkları, kadınların birden fazla kişi tarafından işkence edildiğini doğruladı. Türk askeri ve çeteler, suçlarının ortaya çıkmaması için kadınların görüntülerinin çekilmesine de izin vermedi. Katledilen bu 3 kadının kim olduğu, nereli olduğu hakkında henüz bir bilgi yok.

İşkence izleri görünmesin diye tedavileri de engelleniyor

Türk askerleri ve çeteleri, kadınları sorguya çektikten sonra işkence ediyor. İşkence nedeniyle kadınlar hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok acı çekerken, işkencenin etkileri yüzlerinde ve vücutlarında görünmesin diye kadınların hastanede tedavi görmelerine de izin verilmiyor. Doktorların tutsakları ziyaret etmesine ve yaralarını tedavi etmesine engel olunuyor. Bu cezaevlerinde farklı suçlamalarla tutulan kadınlar birçok işkenceye maruz bırakılıyor.

Yarın: ‘Askeri Disiplin’ Zindan’nında 1 yıl 8 ay 16 gün tutuklu kalan kadın yaşadığı işkenceleri anlattı.