Qamişlo- Efrîn ve Şehba halkı, Türk devleti ve çetelerin saldırıları nedeniyle yaşadıkları zorunlu göçün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, topraklarına geri dönme mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Qamişlo’da düzenlenen basın açıklamasında, göçmenlerin haklarının korunması ve güvenli bir şekilde geri dönüşlerinin sağlanması çağrısı yapıldı. Açıklamada, göçün nedenleri, yaşanan mağduriyetler ve geleceğe yönelik talepler detaylarıyla aktarıldı.

Efrîn ve Şehba Göçmen Meclisi, Qamişlo’dak 12 Mart Stadyumu’nda, bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Efrîn’den göç edenler ve şehir sakinleri katıldı. Açıklama Kürtçe olarak Efrîn ve Şehba Göçmen Meclisi Üyesi Rizgar Lûlû, Arapça olarak ise Efrîn ve Şehba Göçmen Meclisi’nin Batı Şube Başkanı Henan Kedro tarafından okundu.

‘Halkımıza çağrıda bulunuyoruz’

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Efrîn’den Şehba bölgesine ve Halep’in kuzey köylerine göçün üzerinden bir yıl geçti. Binlerce Efrînli göçmenin Şehba’dan göç etmesinin nedeni, Zeytin Dalı dı altında düzenlenen çetelerin saldırılarıdır. Zeytin Dalı Operasyonu sırasında binlerce Efrînli evlerinden göç etmek zorunda kaldı, Efrîn’de ağaçlar yakıldı, binlerce Efrînli yerinden edildi ve katledildi.

Efrîn halkı, Şehba bölgesinde Efrîn’e geri dönme mücadelesini sürdürdü. Ancak işgalci ve faşist Türk devleti ile onun sözde milis güçleri olan Emşat, Hemzat ve Sultan Murad çetelerinin desteğiyle yapılan saldırılar sonucu Efrîn ve Şehba halkının ikinci göçü Şehba’dan Fırat’ın doğusuna gerçekleşti. Bu nedenle, insanlığa karşı işlenen suçları yapan bu kişilerin saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Şam yönetiminden bu suçlular hakkında önlem ve hızlı karar almasını, sorumluların hesap vermesini ve Efrîn halkının topraklarına geri dönmesini talep ediyoruz.

‘Göçmenlerin geri dönüşü, korunmalarının sağlanmasıyla mümkün olacaktır’

Ayrıca halkımıza çağrıda bulunuyoruz; Efrîn bölgesine kitlesel geri dönüş için örgütlenin ve kendi haklarını, onurlu ve güvenli bir yaşam hakkını topraklarında talep edin. Biz, göçmenlerin sorunlarının adil bir şekilde çözülmesinin ve onların korunmasının sağlanmasının, 10 Mart anlaşması çerçevesinde mümkün olacağını ve yerel şehir ve kasabaların bölgesel demokrasi ilkelerine göre yönetilmesini sağlayacağını vurguluyoruz.”