Dêrik Katliamı'nın tanığı: Korkmuyoruz

Türk devletinin Dêrik katliamının tanığı Şêrîn Ferho, “Erdoğan’ın uçaklarından korkmuyoruz. Korksaydık siviller olarak uçaklarının önünde durmazdık. ABD’li tercüman elindeki tablete bakarak bize acil kaçmamızı söyledi biz yaralıları bırakıp kaçmadık" dedi

ROJ HOZAN

Qamişlo - İşgalci Türk devleti, 19 Kasım akşamı Kuzey ve Doğu Suriye’nin Dêrik kentine bağlı Koçerat bölgesindeki elektrik santraline savaş uçakları ile saldırı düzenledi. Dêrik halkı olay yerine gittiğinde siviller katledildi. Bunun sonucunda 11 kişi yaşamını yitirdi,  4 kişi ise yaralandı. Türk devleti ilk kez kamu hizmeti veren bir yere saldırmıyor. Daha önce de Koçerat bölgesindeki aynı yere saldırdı. Yaralıları hastaneye götürmek için arkadaşlarıyla birlikte olay yerine giden Dêrik sakinlerinden Şêrîn Ferho, saldırı gecesini anlattı.

‘Saldırı da ABD’nin de eli var’

Olay gecesini anlatarak konuşmasına başlayan Şêrîn Ferho, “Öncelikle bu talihsiz katliamda şehit olan arkadaşlarımın ailelerine başsağlığı diliyorum. 19 Kasım gecesi geç vakitti ve herkes evlerindeydi. Bombardımanın sesi iki kez deprem olmuş gibi geldi. Çocuklarım uyandı ve bana seslendiler. Onlara korkmamaları gerektiğini olay yerine gidip bakacağımı söyledim. Arkadaşlarımı aradım, arabaya binip Dêrik’i dolaştık. Türk devletinin nereyi vurduğunu bilmiyorduk. Daha sonra Koçerat’ın Teqilbeqil köyünü vurduğunu öğrendik. Yaralılar için olay yerine gitmeye hazırlandık. Türk devleti daha önce de Dêrik’e böyle saldırılar düzenledi. Daha önce de Qereçox ve elektrik istasyonunu vurdu. Olay yerine vardığımızda iki yaralımız vardı. İkisi de sivil insanlardı ve istasyonda çalışıyorlardı. Dêrik halkı, yaralılarını hastaneye kaldırmak için hazırlanmıştı. Olay yerine vardığımızda keşif uçaklarının yanı sıra Türk devletine ait üç savaş uçağı da gökyüzünde uçuyordu. Olay yerinde ABD güçleri de bulunuyordu. Önlerine gidip onları kınamak istedik. Çünkü Türk devletinin katliam yapmasına onlar izin vermişti.  ABD’li güçler araçlarından inmedi. Onların önünde açıklamamızı yaptık. Türk devletinin tekrar bombalama yapacaklarına dair bilgileri vardı. Bu yüzden halkın içine çıkmadılar. Bu katliamda ABD’nin de eli var. Birden ABD’li bir tercüman arabadan inip elindeki tablete bakarak bize acilen kaçmamızı söyledi. Daha konuşuyorken uçaklar sivilleri tekrar bombaladı” dedi.

Olay anını anlattı

Şêrîn Ferho konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bombardıman önce arkadaşlarım Hogir’in annesi Hedya anne direnişçi bir duruş sergiledi. Bombardıman sırasında yer sallanıyordu. Her birimiz bir yere savrulduk. Ben o korkak ABD’li güçlerin arasına savruldum.  Onlar kaçtılar, bizi Türk devletinin bombardımanıyla baş başa bıraktılar. Şehit Hisên yaralıları hastaneye kaldıracağımızı ve alanı boşaltacağımızı söyledi. Şehid Hisên yanımızdan gitti ve ikinci top atışında şehit düştü. Nezîr Abû Ciwêl arkadaşımız da aracıyla yaralıları hasteneye kaldırıyordu. Çok arkadaş araca binmişti. Ben vadide olduğumdan kaynaklı beni görmediler. Yanımdan geçtiler. Aniden keşif uçakları Abu Ciwal’ın aracına vurdu. Arabadaki tüm yaralı siviller şehid oldu. Gece olduğundan kaynaklı karanlıktı, kimin şehit olduğunu kimin sağ olduğunu bilmiyorduk. Abu Ciwal’ın aracı patladığı zaman her yer aydınlandı ve arkadaşlarımın parçaları üzerime savruldu. Kalkıp arkadaşlar diye seslendim ama kimse bana yanıt vermedi. Başımın üstünde uçaklar uçmaya devam ediyordu. Arkadaşlarımı kaybettiğim için canımdan can gitti. Yerimi değiştirirken uçaklar yeniden vurdu. Bu sefer yerden sürüklenerek gittim. Belki hepsi şehid olmamıştır diye defalarca arkadaşlar diye seslensem de kimse yanıt vermiyordu. Kendimi şahadete hazırlamıştım. Uçaklar sabaha kadar uçmaya devam etti. Berojê köyüne ulaştım. O şoku üzerimden atamadım.”

‘Mücadelelerini sürdüreceğim’

Ertesi gün Berojê'den olay yerine gittiğini anlatan Şêrîn Ferho, “Olay yerine vardığımda tüm arkadaşlarımın şehit olduğunu gördüm. Dizlerim beni kaldırmadı. Şehitlerimizi Dêrik’e getirdik, yaralılarımızı hastaneye kaldırdık. Acı verici bir olaydı ve hala konuşurken duygulanıyorum. Arkadaşlarımın arasında bir tek ben kaldım. Arkadaşlarımın cenaze törenine katıldım. Acı dolu bir yürekle onları uğurladık. Erdoğan'ın uçaklarından korkmuyoruz. Korksaydık siviller olarak uçaklarının önünde durmazdık. ABD yanımızdaydı ama kaçtılar. Bu devletler insan haklarını tanımıyor ve sivillerin canı onlar için önemli değil. Yaşadığım sürece arkadaşlarımı unutmayacağım ve onların mücadelesini ben sürdüreceğim. Bu amansız düşmana karşı kadınlar el ele verip güçlerini artırsınlar. Jin, jiyan, azadî sloganıyla düşmanın tüm planlarını yerle bir edelim” şeklinde konuştu.